Sedef hastalarına müjde

A -
A +

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı "Sedef Hastalığı Ünitesi" açarak; yine önemli bir projeye imza attı. Sedef hastalığı, bilindiği gibi kronik bir hastalık. Kronik hastalıkların en önemli özelliği ise malum, tamamen geçmemesi. Hastanın tam "iyileştim" dediği bir anda hastalık tekrar nüksediverir. Bu da hastanın devamlı kontrol altında tutulmasını gerektiriyor tabii. Bu noktada durup şöyle bir bakalım. Yol ayırımı çünkü. Hastalık nüksettiğinde, hasta tekrar kendisini tedavi eden doktora mı gidiyor? Yoksa, alternatif arayışlara mı giriyor? Geçmiş tecrübeler gösteriyor ki, hasta, doktoruna gitmek yerine alternatif tedavi yollarına sapıyor! Bitkici de giriyor devreye, otçu da. Yolunacak kaz olup çıkıyor hasta! Eğri oturup doğru konuşalım. Hastanın çıkmaz sokaklara girip hem sağlığını, hem vaktini ve hem de zamanını kaybetmesi salt kendi sorumluluğu mu acaba? Doktorun da hatası olduğu kesin. Bilgilendirmiyor hastayı. Onun da kendine göre mazereti var tabii. "Bu yoğunlukta hastayı bilgilendirmeye vaktim mi kalıyor ki" de diyebiliyor. "Hasta telkin altında kalıyor ve alternatif yollara sapıyor. Ben ne yapayım" da... Fakat, bunların hiçbirisi çözüm değil. Hastanın korunması lazım. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Özgün Enver, "Bu üniteyi, çuvaldızı kendimize batırmak suretiyle kurduk" dedi. Özgün Enver'in sözlerinden de anlaşılacağı üzere, Sedef Hastalığı Ünitesi önemli bir boşluğu doldurdu. Hastanın hastalığı hakkında her türlü yeni gelişmelerden haberdar olup hastalığını tanımasına ve haliyle doğru olanı yapmasına fırsat veriyor bir kere bu ünite. Doktor için de öyle. Her türlü teknoloji var. Dolayısıyla, teşhis koyması kolaylaştı. Tedavi ederken de kullanabiliyor tabii bu imkânları. Ayrıca, hastalığın takibi de imkân dahiline girdi. Hastalar bilgisayar ortamında kaydediliyor ve oradan takip ediliyor. Hakeza, hastanın gelip gitmesi. O eski sıra beklemeler, aylar sonrasına randevu almalar yok artık. Gel, tedavi ol ve git. Hasta yatarak tedavi edilecekse, o imkân da var. Dermatoloji Ana Bilim Dalı'nda geçen sene 281 sedef hastası tedavi görmüş. Sedef Hastalığı Ünitesi'nin faaliyete geçmesiyle birlikte bu sayının 500'ü bulması bekleniyor. Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Server Serdaroğlu, sedef hastalarına psikolog desteği de vereceklerini söyledi. Ki, çok mühim bir husus bu. Sedef hastalığı bulaşıcı bir hastalık değil ama deri üzerinde kalın kabuk, ya da kepek şeklinde izler bıraktığı için bu görüntüler başkalarının irkilmesine neden olabiliyor. Bu gibi nedenlerden dolayı hasta kendini izole ediyor, özgüvenini kaybediyor ve ister istemez depresyona giriyor! Psikolog işte bu devrede yardımcı oluyor. Belirtmek istediğim bir konu daha var. Onu da vurgulayıp kapatacağım mevzuu. Türkiye'de yaklaşık 350 bin sedef hastası olduğu tahmin ediliyor. Çeşitli üniversite ve hastanede bin 700 dermatolog görev yapıyor. Azımsanmayacak bir sayı. Yeterli yani. Hastaların başka doktora değil, dermatoloğa gitmesi gerekiyor. Sedef hastalığı kendine has özelliği olan bir hastalık çünkü. Uzmanın görmesi ve onun tedavi etmesi gerekiyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.