Sehven eksik yazdığım sayı

A -
A +

Kalemin gücü bu işte. Belki de güçsüzlüğü! Kararı siz verin artık. Radyoloji Kongresi'ne katılan radyolog sayısını 500 olarak vermiştim. Bin 600 iştirak vardı hâlbuki. Bir kalem darbesiyle adamların üçte ikiden çoğunu yok sayıverdim! Tek tesellim, kasti değildi. Belki çok fazla önem de arz etmiyordu ama ya önemli olsaydı? Hele bir de kasıtlı olduğunu düşünün. Külliyen hata. Okuyucuyu aldatmaya kadar gider bu işin ucu. Demek istediğim şu ki, eline kalem almakla yazar olunmuyor. Sorumluluğuna müdrik olmak da gerekiyor. Bu sadece gazeteci için de geçerli değil. Siyasetçi ve bilim adamları başta olmak üzere herkesi kapsıyor aslında bu sorumluluk meselesi. Baştan savma iş yapan bir oto tamircisinin neden olacağı riski düşünmek dahi diken diken etmeye yeter insanın tüylerini! Neyse. Konuyu dağıtmadan sadede geleyim... Katılımcı sayısını sehven eksik yazdım ama bir yerde de hayra vesile oldu. Çok önemli bir meseleyi yazamamıştım çünkü bir evvelki makalemde. "Eğitim olmadan sağlık hizmeti almanın da, vermenin de imkânı yok." Bu söz Türk Radyoloji Derneği (TRD) Başkanı Prof. Dr. Okan Akhan'a ait ve çok doğru. Okan Akhan, Türkiye'nin yetiştirdiği nadir bilim adamlarından biri. Aynı zamanda sözünün ardında duran ciddi bir sivil toplum gönüllüsü. TRD, radyoloji asistanlarını eğitmek maksadıyla kış okulları başlattı. Bu kursa katılan asistan, iki haftalık bir eğitime tabi tutuluyor ve mesleğinin incelikleri öğretiliyor kendisine. Ayrıca, teknolojik gelişmeler hakkındaki bilgisi de takviye ediliyor. Bir yeni hizmeti daha var TRD'nin. Ki, yeme de yanında yat! 40 yaşın altındaki radyologların faydalanabileceği bir burs projesi bu. Türkiye veya dünyanın en iyi merkezlerinde eğitim almak isteyen radyoloğa senede 15 bin dolar burs veriyor TRD. Maksat, radyolog işini iyi ve doğru yapma imkânına kavuşsun. Hemen belirteyim ki, Türk radyologları oldukça iddialı. Bilimsel dergilerde yayınlanan makale sayısı bakımından Türkiye beşinci sırada. Ülkemizde bilimsel seviyesi yüksek bir radyoloji var yani. Radyoloğun bilgisini anladık anlamasına da ya hastanın bilgisi; o ne olacak? Prof. Dr. Akhan'a bunu da sordum tabii. "Türkiye'de hastanın işi çok zor" dedi Akhan. Hasta olmamaya gayret etmek lazım bir kere. Onun için de sağlıklı beslenmek, stresten uzak durmak, düzenli uyumak ve spor yapmak gerekiyor tabii. Bir de kontrol. Yaş 40'ı geçmişse iki senede bir, 50'den sonra ise her sene kontrolden geçmek gerekiyor. Konu uzun. Prof. Akhan'a ait bir anekdotu anlatıp kapatayım mevzuu. İsmi lazım değil; bir Türk profesör hastalanıyor. Kisti var. Amerika'nın yolunu tutuyor. Amerikalı uzmanlar işin içinden çıkamıyorlar bir türlü. Hastalık, Asya ve Orta Doğu'da yaşayanlarda rastlanan bir hastalık çünkü. Amerikalı uzmanlar naçar kalınca, Akhan'ın makalelerine müracaat etmekte buluyorlar çareyi ve Akhan yöntemini kullanıp öyle müdahale ediyorlar kiste. Kıssadan hisse: Türk hekimlerini hafife almayın. Biraz araştırın yeter ki, mutlaka bulursunuz işin ehlini.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.