Gelinim Olur musun; 4 Aralık 1998 tarihinde oynanan Galatasaray-Juventus maçı ve Asmalı Konak dizisinden sonra en çok izlenen üçüncü dizi oldu. Hem de Başbakan Erdoğan 'ın Brüksel'de kıran kırana geçen bir pazarlığın ardından yaptığı basın toplantısına rağmen! Türk halkı nın, Kopenhag Kriterleri yerine 'kaynana kriterleri'ni tercih etmesini; "Herkes kendinden bir parça buldu" sözleriyle açıkladı psikologlar. Gelinim Olur musun, TV kanallarında yayınlanan reality show'lardan birisiydi. Bir annenin oğluna gelin adayı bulması ve beğendiği takdirde ona 'Gelinim olur musun? 'diye teklif etmesi yönünden çarpıcıydı da. Programın reyting rekorları kırmasına sebep olan Semra Hanım , oğlunu seven bir anne şüphesiz. Ayrıca, çok oteriter ve de hissi. Oğlu Ata ise otorite ve sevgi yoğunluğu arasında ezilen bir genç, kişiliği tam gelişmemiş. Semra hanım, oğlu Ata'nın elinden tutup Gelinim Olur musun evine gelmiş. Ata 'nın gönlünü Sinem'e kaptırmasıyla birlikte reyting patlamaları başladı. Burada durup psikologların, "Türk halkı kendini buldu" dediği Semra hanımı biraz analiz edelim hele bir. Semra hanım, gelin adayı Sinem'i beğenmedi. Hakkı. Semra hanım orada kalmadı ki! Nazik bir mimikle bile ifade edebileceği duygularını, ağıza alınmayacak sözlerle açıklamaya başladı. Ne 'Paçavra'lığını bıraktı kızın, ne de 'Edepsiz'liğini!.. Hele oğlu Ata'ya öyle şartlar koştu ki, ezdi onu. Tehditlerin bini bir paraydı. 'Ellerini kırarım senin' diye esip gürlemesi yetmiyormuş gibi 'Benim ölümü çiğnemeden o kızla evlenemezsin' diyerek oğluna ambargo koyması yok mu, kanını beynine çıkardı seyredenlerin! Bir gencin doğru karar vermeye hazırlanmasına 'terbiye' deniyor. Yani, yumurta kapıya geldiğinde bütün mahalleyi ayağa kaldırmak değil, daha önceden terbiye etmek doğru olanı. Semra hanımın uygun gelin bulamasa bile diğer yarışmacılar gibi ödül alma şansı vardı. Semra hanım, bağırıp çağırmasıyla ilgi topladı ve programın yayınlandığı TV kanalına reyting kazandırdı ama altınları rakiplerine kaptırıp eli boş döndü evine. Değer miydi? Şimdi gelelim Semra hanımdan çıkarılması gereken derse: Semra hanım duygularının esiri oldu bir kere. Dinamit gibi ortalıkta dolandı durdu. Daha yumuşak davranabilirdi halbuki. Dokuz düşünüp bir konuşması gerekirken, yapmadı bunu. İçinden geçenleri 'pat' diye söyleyiverdi. Her birisi cinayet sebebiydi bu sözlerin! Böyle davranarak; hem karşı tarafı kırdı, hem de agresif bir görüntü çizdi. Ayrıca, kulaktan dolma sözlere aşırı tepki vermesi büyük hataydı. Bu sözlerin çoğu asılsız çıktı nitekim ama Semra hanım radikal çıkışlarından dolayı geri dönüş yapamadı... Semra hanım üç aşağı beş yukarı Türk toplumu nun bir fotoğrafı. Müzakere yapmasını bilmiyor. En son söyleyeceğini en başta söylüyor. Çok tartışıyor ve çok ağır konuşuyor. Ayrıca, kendi düşüncesini doğru olduğunu kabul edip bunu karşı tarafa kabul ettirmeye çalışmak kadar yanlış bir şey yok ama biz bunu hep yapıyoruz!.. Türkiye-AB ile müzakereye yakında başlıyor. Türkiye 'nin asla Semra hanım gibi davranmaması lazım, asla!.. > MI ACABA?!. Çocukları çöp atmadı diye Amerikalı anne-baba greve gitmiş... İki tokat atamamışlar demek ki! *** Uykuyu isteyen vücut değil beyinmiş... Beyni olmayanlar niye uyuyor öyleyse? *** Osman Hamdi Bey'in torunu "Dedem Osmanlı bürokrasisine kızıp Kaplumbağa Terbiyecisi'ni yaptı" demiş... Keşke her öfkelenen böyle olsa, keşke! *** ANAP eski lideri Yılmaz, 'Ben olsam masadan kalkardım' demiş... Vatandaş onun için göndermedi ya zaten kendisini oraya! *** Avrupa yolculuğu 6 sıfırsız yeni TL ile başlıyormuş... Eh, hiç olmazsa o yükten kurtuluyoruz!