Senin çevren benim çevrem

A -
A +

Mevzu o kadar derin, bir o kadar da çok yönlü ki; neresinden tutup da konuya gireceğimi bilemiyorum. En iyisi Ediz Hun'un sözüyle başlayayım. "Sürdürülebilir büyüme... sürdürülebilir sanayi... diyoruz ama nedense sürdürülebilir hayattan bahsetmiyoruz" diyen Ediz Hun, hayatın devam etmesi için temiz çevrenin şart olduğunu vurguladı. Ediz Hun bu konuşmayı Tüketici ve Çevre Eğitim Vakfı'nın (Tükçev) İstanbul'da gerçekleştirdiği Mütevelli Heyeti toplantısında yaptı. Tam yerinde yani. Doğru sözler bunlar. İster ekonomik büyüme olsun, isterse sanayileşme... bunları hayatta olmayan birinin gerçekleştirmesi mümkün mü? Demek ki, önce yaşıyor olmak lazım. Yaşamak için ise çevre. Dünya bütün dikkatini bu konuya topladı ve küresel ısınmanın getirdiği tehlikeyi konuşuyor. Konuşmakla da kalmıyor; insanlığın karşı karşıya kaldığı bu tehdidi bertaraf etmek için nasıl bir tedbir alması gerektiğini düşünüyor kara kara. Konu çok ciddi çünkü. Okyanuslar çöplük haline geldi. Atmosfer deliniyor. Dünya kevgire döndü âdeta! Altı da delindi, üstü de! Nasıl delinmesin ki, fabrikalardan ve otomobillerin egzozundan çıkan gazlar ve deodorant... bunların hepsi ozon tabakasını deliyor. Sera gazları atmosfere zarar veriyor ve bunların sonucu Kuzey Kutbu'ndaki buzullar erimeye başladı. Bununla da kalmadı. Büyük Okyanus çöplüğe döndü. California kıyıları ile Japonya arasında kalan okyanusta iki Amerika büyüklüğünde bir çöp adası oluştu. Yaklaşık 100 milyon ton çöp! Çarpıklığı görüyor musunuz? Temiz havaya ihtiyacı olan insan. O havayı kirleten yine insan!.. Bu neden böyle oluyor? Birincisi, 'benden sonra tufan' diyen sorumsuz insanlar. İkincisi ise şu: Çevreyi korumak pahalı da ondan! Kirletmek öyle mi ya?!. Fabrika atığını sal dereye gitsin. Kanalizasyon mu? Uğraşma; bırakıver denize! Hele bir de denetim yoksa; yandı gülüm keten helva. Böylesine ciddi bir tehlike ile mücadele etmek şart oldu. Greenpeace adlı bir çevreci örgüt var mesela, uluslararası faaliyet gösteren. Nerede bir kirlilik var, oraya toplanıyor ve dünya kamuoyunun dikkatini çekmek için çeşitli eylemler yapıyorlar. Kendilerini zincire vuruyor, yüzlerini boyuyor, gerekirse külotlarını indiriyorlar. Maksat, kamuoyunun ilgisini çekmek ama bu eylemler Türk âdet ve geleneklerine ters. İtici. Yeni bir soluk Tükçev yeni kuruldu. Altı aylık bir geçmişi var. Greenpeace gibi radikal eylemleri olmayacak belki ama "çevrenin korunması" için ciddi çalışmaları olacağı kesin. Hepsi okumuş insanlar bir kere. Çoğu iş adamı, öğretim üyesi ve siyasetçi. Burada hemen bir parantez açıp, siyasetçilerin malum siyasetçi profilinde olmadığını belirtmem lazım. Öyle itişip kakışan cinsinden değil bu siyasetçiler çünkü. Farklı siyasi görüşleri olsa dahi, çevre konusunda aynı kanaati paylaşıyor ve aynı tepkiyi gösteriyorlar. Hedefleri bir yani. Tükçev Başkanı Beyhan Aslan, Tüketici ve Çevre Eğitim Vakfı'nın Anadolu'nun dört bir bucağında eğitim faaliyetleri sürdüreceklerini ve açacakları "Gözetim Evleri" sayesinde; vatandaştan gelen şikâyetleri değerlendirip ilgili makamları haberdar edeceklerini söyledi. Bu gibi çalışmalar toplumun iştirakini sağlamak yönünden hem çok faydalı ve hem de gerekli. Tükçev'in görevi bunlarla sınırlı değil tabii. Çevrenin korunması için proje üretip bu projeleri AB'ye sunarak; çevre fonlarından temin ettikleri yardım ve hibe ile çevreciliği sürdürülebilir hale getirmeyi düşünüyorlar. Türkiye'nin AB müzakereleri esnasında karşılaşacağı en ciddi problemlerden birisi hiç şüphe yok ki; çevre kriterleri olacaktır. İşte böyle bir dönemde, donanımlı ve ne yaptığını bilen bir vakfın bu meseleye el atması hem iktidarları, hem de sanayiciyi rahatlatacak ve müzakere sürecini kısaltmada önemli rol oynayacaktır. Tükçev'in çevre konusunda Türkiye'nin bir nevi TÜBİTAK'ı olması bekleniyor. Proje hazırlamak Türkiye'nin yeni yeni alıştığı bir mevhum. Fakat, şart. Proje olmadan ne kredi alınabiliyor, ne de onca fon ve hibelerden istifade edilebiliyor. Tükçev'in proje yapmaya ön ayak olması ve bu konuda sanayiciyi özendirmesi çok faydalı sonuçlar doğuracak, diye düşünüyorum. Tükçev'in bir de Türkiye Foto Muhabirleri Derneği (TFMD) ile ortak projesi var: Fotoğraf yarışması. "Çevrenize İyi Bakın" başlığı altında açılan bu yarışma 16 Mayıs 2008 günü yapılacak ve o gün "En İyi Çevre" fotoğrafı seçilmiş olacak. Bu fotoğrafların sergileneceği de bildirildi ki, aliyyülâlâ.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.