Sakın, "Sessizliğin de sesi mi olurmuş?", demeyin. Olmaz olur mu hiç, olur tabii; hem de bal gibi olur! Kâinatta her şey konuşuyor; yeter ki onun dilinden anlayan olsun. Sessizliğin sesini dinlemeye doyum olmaz. Çocukluğumdan hatırlıyorum. Evimizin müştemilatından bir şırahane vardı; pekmez kaynatılırdı orada. Damı evimizin balkonuyla bitişikti. Akşam oldu mu, balkondan atlayı atlayıverirdik dama, birer ikişer. Sadece çocuklar değil haaa, maaile taşınılırdı dama. Kalabalık bir aileydik ve balkona sığmamız mümkün değildi zaten. Dolayısıyla, dam başı mekanımızdı bizim bilhassa geceleri. Ayın aydınında damda sırtüstü yatmanın ayrı bir keyfi vardır. Yatar, gökteki yıldızları sayarsın. Bir keresinde bayağı bir saymıştım ama tam rakamların kuyruğuna düğüm atacağım esnada bayılmışım. Ondan sonra yine oldu rekor denemelerim ama o rakamı bir daha asla yakalayamadım!.. Şimdi sözümona şehirliyiz. Ne yıldızları saymanın imkânı var şu şehr-i İstanbul'da; ne de ayın güler yüzünü görmenin. Toprağa bile basamıyor insan. Halbuki toprak insan bedeninde biriken elektriği almaya birebirdir! Bir de şehirli olmanın getirdiği stres var tabii. Aslında stresten şikâyet etmenin bir anlamı yok. Şehirde yaşıyorsan stresin de olacak gayet tabii ki. De... önemli olan bu stresi atabilmek. Fakat ne mümkün! Biz haftalarca, aylarca hatta yıllarca aynı stresi taşıyıp duruyoruz. Gelen diğerinin üstüne yığılıyor. Bundan kurtulmanın yolu var aslında. Kendini şehir dışına atacaksın. Bir günlüğüne olsa dahi yapacaksın bunu. Fakat, bir sürü mazeret giriyor araya ve bir türlü yapamıyoruz bunu. Halbuki, İstanbul dışına çıkıp piknik yapmakla bile rahatlıyor insan ama adına ben "tembellik" diyeyim, siz "ihmalkârlık" deyin. Bir uyuşukluktur gidiyor ve stres bağımlısı olup çıkıyoruz. Sağlıksız bir hayat tarzı tabii bu. O stres insanın bedenini çürütüyor, beynini dumura uğratıyor da farkına varmıyoruz. Kafa dinleme yeri Kalabalıklaştıkça kentler kuran insanoğlu, tabiatı hoyratça kullandı; çevreyi yok etti. Kendi kurduğumuz şehirlerde soluk alamıyoruz şimdi. Bizim Ekonomi Muhabirleri Derneği (EMD) Başkanı Celal Toprak, çalışkan bir meslektaşımız. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı (TOBB) Rifat Hisarcıklıoğlu da temsilcisi olduğu 1 milyon 600 bin işletmenin problemlerini anlatmak için medya ile sıkı diyalog içinde olmanın gerekliliğini biliyor ve bu sinerji, üç senedir Kartepe'de "Ekonomi Zirvesi" gerçekleştirilmesine neden oldu. Kartepe malum, Kocaeli'nin Maşukiye'sindeki dağın zirvesi. Dağ genelde karla kaplı oluyor ama bu kar öyle durup durmuyor orada. The Green Park sayesinde kendini bulmak isteyenlere haz ve coşku yüklüyor. The Green Park'ın sahibi Adil Üstündağ, müteşebbis bir iş adamı. "Keltepe" diye anılan o mekanı "Kartepe" yaptı. Gerçekten iyi yaptı. Tesis çok modern bir kere. Teleferiği başta olmak üzere kış sporu yapmak isteyenlere her türlü hizmeti sunuyor. Kayak imkânı mükemmel. 42 kilometrelik kayak pist alanı ve kayak yapmaya yeni başlayanlar için ayrı, usta kayakçılar için ayrı olmak üzere toplam 14 pist... Dört mekanik kayak tesisi... Üç bine yakın bitki çeşidi... Geyik, ayı, çakal ve tavşan avı... Yeme-içme desen süper!.. De... ben esas Kartepe'nin sessizliğini seviyorum. Beyin boşaltmak için birebir. Akşamları terasa çıkıp tabiatı dinlemeye bayılıyorum. Onu yapamasam dahi oda penceresini açıp sessizliğe bırakıyorum kendimi. Hele bir de aşağıda parıldayan Sapanca'nın ışıkları var ki, alıp götürüyor insanı. Gökteki yıldızların yansıması sanki Sapanca'nın ışıkları. Kartepe İstanbul'dan kaçıp kafasını dinlemek isteyenlerin arayıp da bulamayacağı nadide yerlerden birisi. Stres atmak için çok ideal. Bendeniz kayak mayak yapan birisi değilim. Deneyecek halim de yok. Oranın sessiz ve sakinliği yetiyor bana. Ayın parlattığı karlı tepeleri seyretmek, yıldızların yolunu kaybedenlere rehberlik etmek için birbirleriyle yarıştığını görmek huzur veriyor bana. Kartepe, uyuyan bir dev. Soluk alıp verişini duymak mümkün. Tam bir duygu laboratuvarı. Söküp alıyor insanın stres ve sıkıntılarını. Kartepe'ye kadar çıkamayanların imdadına Maşukiye yetişiyor. Öyle güzel bir yer ki orası, anlatamam. Yemyeşil. Envai çeşit bitki var orada. Hava desen mis gibi. Şimdilerde çok güzel otel ve pansiyon inşa ediliyor. Sebze ve et yiyeceklerini söylemeye gerek bile yok; mükemmel. Yemede yanında yat durumu yani!