Sigortalı mısınız?

A -
A +
Amerika'yı "sigorta ve avukatlar ülkesi" diye tarif ederler ki, pek de haksız sayılmazlar. Her şey sigorta üzerine inşa edilmiş çünkü. Sigorta malum, kişi ve kuruluşların karşılaşmaları muhtemel olan zarar ya da gelir kaybına yol açan sonuçlardan kendilerini korumak maksadıyla belli prim karşılığında risklerini devrettikleri sisteme deniyor. Amerika'da sistem kişilerin özlük haklarını koruma üzerine kurulmuş. Yolda giderken bir araç çarptı diyelim. O aracın sürücüsü yandı. Çok yüksek bedel ödemeden kanun yakasını bırakmıyor onun.
Romanlara dahi konu olur zaman zaman Amerika'daki avukatların çalışma tarzı. Avukatın kulağı hep siren sesindedir. Bir ambulansın geçtiğini duymaya görsün, hemen kendini dışarı atar ve olay yerine diğer avukatlardan önce gitmek için depara kalkar. Maksadı belli: Kaza kurbanının vekaletini alıp mahkemede onun haklarını savunmak. Hem de bila ücret yapar bu işi. Yüklü bir tazminat alacağını ve oradan kendisine düşen payın da büyük olacağını biliyor çünkü.
Şartlar böylesine ağır ve ödenen tazminat yüklü olunca, sigorta yaptırmaktan başka çare kalmıyor tabii.
Hele ilaç firmaları. Binlerce kişi dava ediyor ilaç firmalarını. "Şu ilaçtan dolayı hastalığım arttı" ya da "Kullandığım ilacın şöyle şöyle yan etkisi oldu" diye. Dolayısıyla ilaç firmaları çok büyük primler ödeyip şirketlerini ve ürünlerini sigortalı yaptırıyorlar. Bir de çevre sigortası var. Bir petrol şirketi düşünün. 100 binlerce dava var onlar hakkında. Kimi "yolumu kirletti" diye dava açıyor, kimi "petrol ararken atıkları bölgeme geldi ve benim şu hastalığa düçar olmama neden oldu" diye dava açıyor.
Sağlık sigortasını unutmayalım bu arada. Şayet kişi sigortalı değilse, yandı. Doktor muayenesi de çok pahalı, tedavisi de. Çaresiz herkes sigortalı oluyor.  Amerika'da da sigortasız insan var elbette ki ama bu oran yüzde 30. Yüzde 70'i sigortalı. 
Gelelim Türkiye'ye. Türkiye'de sigortalı oranı yüzde 20. Aradaki farkı görüyor musunuz? "Eee, orası Amerika" demeyin sakın. Güney Kore'de de yüzde 80 ve sigorta şirketlerinin yıllık cirosu 200 milyar dolar. Türkiye'nin cirosu ise 12 milyar dolar!
Basit bir örnek vereyim size. Zorunlu Deprem Sigortası (DASK). Bu sigorta kanuni bir yükümlülük olmasına rağmen sigortalı oranı yüzde 20! Kimse tınmıyor! Kanunu takan yok! Bunun ana nedeni sigorta şirketlerinin umursamazlığı! Bir dünya sigorta şirketi var, onların 16 bin kadar acenteleri var ama arkası bağlar gazeli!
Abdullah İsmet sigorta broker'ı. Gözetmen Sigorta Brokerlığı firmasının sahibi. Amerikalı bir arkadaş. Müslüman oldu ve şimdi Türk vatandaşı. Amerika'nın en büyük sigorta şirketlerinden biri olan Metropolitan Life'da çalıştı uzun müddet. Vakit buldukça ziyaretine giderim. Abdullah İsmet brokerlık (danışmanlık) hizmetini layıkıyla veriyor. Kişi ve kurumlara sigortalı olmanın faydasını anlatıyor. Bilgilendiriyor onları. İsteyene 7-8 alternatif sunuyor. Sigorta ettirdikleri şey bir hasar görmüşse, sigortadan bedelini şıkır şıkır alıyorlar. Acentelerin yaptığı gibi prim düşük, tazminat düşük olmuyor yani.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.