Eğer gazeteciyseniz, hele bir de ekonomik konulara ucundan kıyısından da olsa arada bir dokunuyorsanız, sizi gören; "Eee, söyle bakalım. Ekonomi nasıl gidiyor?" diye sorar. Normal tabii. Bana sormayıp da gidip bir profesöre soracak değil herhalde. Okuyucu, teferruatla ilgilenmez. Dolayısıyla verdiğin cevapların öz ve kısa olması lazım. Mesela, "İyi", yeter. "Eh" de olur tabii. Dediğim gibi az ve öz. Parmaklarının ucunu birleştirip ağzına götürmene ve "Mımmm" diye muncuklamana da izin verir belki ama o kadar!.. Öyle ağır laflar, akademik cevaplar bozar onu. Profesöre sormaz, derken kastım bu. Yoksa biz kim, Prof. kim?!. Gazeteci pratikliğiyle, "iyi" veya "keyfine bak" veya "korkma, aynen devam" yahut da "aman dikkat et" gibi cevaplarla bugüne kadar geldik. Bundan sonra da gideriz evvel Allah. Bu bir dönem. Kimse etrafında olup bitenle ilgilenmiyor. Gerçeklerle de. Yeter ki, kendisini iyi hissedeceği birkaç kelime duysun! Da, bazen insan bu "iyi" ve "kötü" sallamalarıyla götürdüğümüz ekonominin bir sisteme dayanması gerektiğini de düşünmüyor değil hani!.. Alt yapısı olmayan hangi iş "iyi" sonuçlanmış da ekonomi başarılı olsun?!. Bazen de, "Hah" diyorum kendi kendime: Bu iş başarılı olur. Hükümet... bürokrat... iş adamı... işi sağlam tutuyor!.. O da ne? Üç, bilemedin beş gün sonra her şey tepe taklak... Onun için yoğurdu üfleyerek yemeyi prensip edindim. Olur mu, olur... Fakat, bu kez olacak galiba. Geçmişte çok suiistimal edildiği, maksat dışına çıkıldığı için pek kullanılmaz olan 'taşınmazların ipoteği' tekrar ekonomi gündemine giriyor. Bu önemli enstrümanın tekrar ekonomik değerler arasına dönüşünü 'taşınmazların değerlendirilmesi' yönünde çıkarılan kanun sağladı. Tıpkı diğer kurumsal yatırım şirketleri gibi bu değerlemeleri yapan şirketler de Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından denetleniyor artık ve bu şirketlerin değerlemesini yaptıkları taşınmaz üzerinde müteselsil sorumlulukları var. Kefalet falan değil, birebir maddi sorumluluk. Bu sorumluluğu alan gayrimenkul değerleme şirketi, "Bu binanın değeri şu" dedi mi, tamam. Şayet o bina o değerde değilse, değerleme şirketi mağdurun zararını karşılıyor. Yeter ki SPK lisanslı olsun. Bütün bunlar, taşınmazların bundan böyle gerçek değerinde ifade edileceği anlamına geliyor ki, çok önemli. Doğru dürüst değerleme yapılamadığı için taşınmazlar sahiplerine ipotek karşılığı kredi alma imkanı vermiyordu. Üzerine ipotek konulmadığı için ekonomik bir değer ifade etmeyen taşınmazlar artık bundan sonra bu fonksiyonu ifa etmeye başlayacak. Ne faydası var bütün bunların? Taşınmaz Değerleme Müşavirlik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çetin Önder, kamuya ait gayrimenkûllerin özelleştirildiği şu dönemde, ihale bedelinin tespiti için değerleme şirketlerine sayısız müracaat olduğunu söyledi. Kamu mülküne biçilen değerin 'doğru' veya 'yanlış' olduğu yönünde yapılan lüzumsuz tartışmalara bir son veriliyor olması fena mı? Ayrıca başka pratikliği de var bu sistemin. Satın almak istediği bir bina hakkında da değerleme şirketine müracaat edebiliyor vatandaş, satmak istediği arsanın bedelini tayin ederken de.