Solda bağ bozumu!..

A -
A +

Hadi sağ kendini tarif etmekte zorlanıyor, diyelim. Ya sol? Onlar hepten dökülüyor!.. Gırtlak gırtlağa geliyorlar, olmuyor... Dirsek temasına giriyorlar, yine olmuyor... En son el ele tutuşup güç birliği yapmak istediler o da olmadı!.. Biri oraya çekti, diğeri buraya; ittifak fikri de vermedi beklenen sonucu. Türk solunun entelektüelliğine bir diyeceğim yok. Okuma-yazma hususundaki ilgilerine saygı duyuyorum. Hatta sistemdeki bazı haksızlıklara karşı gösterdikleri hassasiyeti de takdirle karşılıyorum. Ama, Türk solu nedense bir türlü sonuç alıcı bir hamle yapamıyor. Neden? Türkiye'deki sosyal demokratlar; çiftçi değil. Memur da. İşadamı, hiç değil. Bürokrat, o da değil... Türk solu, devlet!.. Devlet görevlisi falan da değil onlar; doğrudan doğruya devletin sahibi. Kendilerini öyle zannediyorlar!.. Vatandaşa da, ülkelerinde yaşayan ve kendilerine minnet borcu olan kitle, gözüyle bakıyorlar. Türkiye'nin ve Türk Halkı'nın içinde bulunduğu duruma kafa yormaya bile tenezzül etmeyen sosyal demokratlar için varsa yoksa kendi konumları. O da, lideri değiştirmekten öte bir sonuç vermiyor tabii!.. Birkaç gün önce SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın ile bir sohbet meclisinde birlikte oldum. Kendisi aynı zamanda SHP-DEHAP ittifakının Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı. Sol partilerdeki hizipçilikten, uzun uzun tartışma geleneğinden o da yakındı. CHP içindeki bir kümenin şu an 29 Mart'a hazırlandığını ve bu grubun yeni bir lider arayışına gireceğini söyleyen Karayalçın, "Bunun ne anlamı var ki?" diyerek; şunları söyledi: "Falanca yapamadı, filanca olsun denildi. Olmadı. Herkes genel başkanlığa getirildi, yine olmadı. Örgüt yapısı ve program değişmeden bir yere varmak mümkün değil. Solda mutlaka 'yenileşme' olmalı." 3 Kasım seçimlerinde sandığa gitmeyen 10 milyon küskün seçmen bulunduğuna dikkat çeken Karayalçın, "Bu seçmeni sandığa çekersek; Türkiye'de çok şey değişir" dedi ve bu düşüncesini Bülent Ecevit ve Deniz Baykal'a da bildirdiğini söyledi. Seçmeni nasıl sandığa çekecekleri hususunda herhalde kendisinin de bir fikri yok ki, bu konuya bir açıklık getirmedi. Söz dönüp dolaşıp ekonomiye gelince, İSO Meclis Başkanı Hüsamettin Kavi'nin, "Devlet istediği gibi para basamaz, harcayamaz ve toplayamaz" şeklindeki sözlerini hatırlatan Karayalçın; "Devleti yönetmek, İSO'ya mı kaldı?" diyerek; öfkesini ortaya koydu. Bu konuda tek imtiyazlı kendileri çünkü!.. Dediğim gibi, Türkiye'de güçlü bir devlet olmalı ve bu devleti mutlaka ama mutlaka aslan sosyal demokratlar yönetmeli. Bunu çok uyanık oldukları için mi söylüyorlar yoksa çok mu saflar; doğrusu bilmiyorum. Benim bildiğim, halkın kendisinden kopuk yaşayan sosyal demokratlara artık ilgi göstermediğidir. Karayalçın, sözlerinin sonunda; 28 Mart Seçimleri'nin laiklik için de çok önemli bir dönemeç olduğunu belirtti ve "Sol, bu seçimde mağlup olursa; laikliğin son kalesi de elden gider" dedi. Laikliğe hiçbir şey olmaz ama sol şayet hâlâ "sırça köşk"te yaşamaya devam ederse; "aslan demokratlar"ın işi çok zor. Onu da söyleyeyim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.