Sorarım size, ahali ne yapsın?

A -
A +

"Türk milleti başına buyruktur! Disiplinsizdir! Kural tanımaz! En büyük şiarı kontrolsüzlüktür!.." derlerse de inanmayın. Tam aksi. Türk milleti dünyanın en disiplinli milletidir. Ordusu mesela. Düzeni, tertibi, kurallara riayeti... Neresinden bakarsanız bakın, müthiş bir disiplin var Türk Ordusu'nda. Cami cemaati de öyle. Namazın tadil-i erkanına riayet hususunda Türklerin üstüne bir millet daha var mıdır acaba şu cihanda? Hakeza işe gidip gelmeler. Adam her gün 2-3 saat yol tepiyor işe gitmek için. Durakta araç beklemekten ayağına kan iniyor, ayakta dikilmekten bitap düşüyor fakat, gıkını çıkarmıyor. Tam vaktinde işbaşı yapıyor. Daha ne yapsın?.. Türk insanı uyumsuz, sözü laf-ı güzaftır! En canlı örneği "sigara yasağı"nda yaşanmadı mı? Yüzde 95 nispetinde başarı. Hem de sayısız eksiğe gediğe rağmen! Alelacele çıkarıp uygulamaya sokuldu. Madem ahali bu kadar riayetkâr, o halde ülkede yaşanan curcunanın sebebi ne? Anlatayım. Misal trafik. Meclis oturup "Trafik Kanunu" çıkarıyor. Uluslararası kurallara göre çıkarılmış dört dörtlük bir kanun. Aaaa! Ertesi gün bir bakıyorsunuz, o kanuna uyan yok! Neden? Cumhurbaşkanı uymuyor bir kere. Hele Başbakan? Hiç uymuyor! Onlara eskortluk yapan polis, "dadi... dadi..." diye siren çalarak trafiğe bir giriyor, pir giriyor. Ahaliyi çil yavrusu gibi dağıtıp atıyor!.. Bakanlar da öyle; kural onlar için değil sanki!.. Milletvekilinin nesi eksik? Onlar da dinlemiyor tabii kuralları. Eee... bu memleketin valisi, belediye başkanı, emniyet müdürleri de var. Onların başı kel değil ya. Onlar da takmıyor işaret lambalarını ve trafik polisini. Bir de bu saydığım zevata yakın olanlar var. Camı indirip, "Ben kimim, biliyor musun ulan" diyenlerin haddi hesabı yok. Ürgüp Belediye Başkanı'nın anlattığı bir anekdot vardı. Konuya "cuk" oturduğu için anlatmam lazım. "Baktım" dedi Başkan. "Biri, aracın camını açıp elindeki şişeyi caddeye fırlattı. Zabıtaya emir verip yakalattım." Şimdi sıkı durun! İki zabıtanın karga tulumba getirdiği genç, "Başkan" demiş, sırıtarak. "Beni tanımadın mı? Ben filancanın oğluyum!" Balık baştan kokuyor yani. Kuralı koyanın kendisi o kurala uymuyorsa, ortada kural mural kalır mı? Trafik Kanunu'nda teklif edilen değişiklik önerisine parmağı ilk kaldıran kişi, dışarı çıktığında o yasağı ilk ihlal eden oluyor. Hastalık tabii. İster ruh hastası deyin. İster kişilik bozukluğu. Şayet, bu ülkenin yönetiminde "emeği" olan, kanunların çıkması esnasında nazik parmağını kaldıran o zat-ı muhteremlerin kahvehaneleri olsaydı, bu kanunun getirdiği kurallar asla işlemezdi, kat'a işlemezdi. Yokmuş demek ki! Başbakan "ruhsatsız" evde otururken, ahali gecekondu yapmaktan vazgeçer mi? Geçmez. Geçmiyor zaten. Belediye göz yummamış olsa, vatandaşın dere yatağına ev yapması mümkün mü? O halde, suçu halkta değil, halkı yönetenlerde aramak lazım. Mübarek Kurban Bayramınızı tebrik eder, sevdikleriniz ve sevenlerinizle birlikte nice bayramlar dilerim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.