Dünyada birçok ülke kriz yaşadı. Hatta kıt'alar... Amerika, Avrupa ve Asya... hepsi ama hepsi yaşadı bu mereti. Bazısı az etkilendi, bazısı çok etkilendi ama yaşadı. Münferitti bu krizler. Amerika'nın krizi kendineydi, Avrupa'nınki kendine. Son kriz öyle mi ya? Bütün dünya etkilendi. "Global Kriz" denmesinin sebebi de o zaten. Ülkelerin kendi sınırları içinde yaşadıkları krizle baş etmelerinin yöntemi farklı, bütün dünyayı içine alanla daha farklı. Ayrıca, ne iş adamının "Bu hükümetin işi" deyip yan gelip yatma hakkı var. Ne de hükümetlerin, "Şirketler düşünsün" deyip deve kuşu misali başını kuma gömme hakkı. Sanayici de, hükümetler de, bankalar da çaba göstermeli ki, çıkılsın krizden. Yoksa, iflahını keser kriz insanların ve ülkelerin. "Krizden yara bere almadan çıkayım" diyenlerin tam bir dayanışma örneği sergilemesi gerekiyor. Hele bir de bu krizi fırsata çevirmeye niyetlenmişse, o zaman ortak aklı kullanmaktan başka çaresi yok o ülkenin. Ortak akıl, toplumların dışa açılan penceresidir bir yerde. O pencereyi kapalı tutan biter. Ne dışarıdaki aydınlığı görebilme şansı kalır, ne de fırsatı çünkü. Her şey üzerine yıkıldıktan sonra belki aydınlığı görmüş olsa dahi iş işten geçmiş olur. Peki, bu ortak aklı bulmak için hangi yolu takip etmek lazım?!. Acaba, "Başbakan bulsun, biz de onun ardından gidelim", demek mümkün mü? Ya da "İş adamlarından biri söylesin biz de onun dediğini yapalım" demek?!. Zinhar olmaz. Ortak akıl, adı üstünde müşterek düşüncenin meyvesidir. Bunun için de her kesimden akil insanların bir araya gelip dünyadaki gelişmelere göre topluma bir yön vermesi gerekiyor. Akil insanlar ise "sivil toplum kuruluşları" varsa, bir işe yarar. Yoksa, akil insan da yoktur. Olsa dahi cirmi kadar faydası ya olur, ya olmaz. Geçen hafta sonu Trabzon'da toplanan Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) "İş Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Vizyon Geliştirme ve Bilinçlendirme Projesi"ni açıkladı. KOBİ'lerin yol haritası Dedik ya; ortak akıl. Türkiye sanayisinin yüzde 98'i KOBİ'lerden müteşekkil. Küçük ve orta boy işletmeler yani. Küçük bir işletmeden dünyadaki gidişatı takip edip ona göre karar vermesini bekleyebilir misiniz? Fakat, o işletmenin ortak akla ihtiyacı var. Nasıl olacak bu? Dernek... federasyon... konfederasyon şeklinde örgütlenen gönüllü kuruluşlarla tabii. 14 bin üyesi bulunan TUSKON bu organizasyonlardan biri; hem de en faallerinden. Trabzon'da Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Çaha ve ekibinin hazırladığı "Karadeniz Bölge Raporu"nu açıkladı TUSKON ve bölge sanayicilerinin kriz döneminde hangi yolu izlemeleri gerektiğini anlattı üyelerine. Her şey var ama yarım Ömer Çaha ve arkadaşları tarafından hazırlanan raporda ortaya çıkan Trabzon, Samsun, Ordu, Amasya, Tokat ve Sinop illerine ait enteresan fotoğraflardan bazıları şöyle: Bölgede tarım hâlâ önemli geçim kaynaklarından biri ama yeterli değil. Bilhassa organik tarım yapmakta fayda var. Balıkçılık da öyle. Turizmde müthiş bir potansiyel olmasına rağmen, bu sektör gerekli tanıtım olmadığı için aktif hale gelememiş. Trabzon başta olmak üzere bölge insanı lojistik konusunda bilinçli ve tarihî bir misyona sahip. Bölge hizmet sektöründe daha birçok iş yapabilecek durumda ancak, eğitim yetersiz. Demir yolu yok. Bölge Kalkınma Ajansı'nın bir an önce faaliyete geçirilmesi lazım. Fındık karın doyurmuyor Bölge fındık bölgesi. Fakat, teşvikler ve siyasi tavizler bu ürünün de, üreticinin de başını döndürmüş. Fındık meselesi yün yumağı haline gelmiş. Çözebilene aşk olsun. Üretici tüccara, tüccar birliklere, birlikler ihracatçıya, ihracatçı siyasetçiye atıyor topu ama çözüm bir türlü gerçekleşmiyor. Trabzon Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Başkanı Sebahattin Arslantürk, TMO'nun fındığa 4.5 YTL verdiğini ancak alım yapmadığını söyledi. Piyasada ise 2-2.5 YTL'ye fındık satılıyor. Arslantürk, "Fiskobirlik'te 2 bin kişi görev yapıyor, bunun 400'ü müdür. Böyle bir kurumdan ne beklenir?" diyerek; Fiskobirlik'in son 3 yılda toplam 2 milyar dolar zarar ettiğini söyledi. Arslantürk ayrıca, Arjantin, Şili, Brezilya, Azerbaycan ve Gürcistan gibi ülkelerin de fındık üretimine ağırlık vermeye başladığını dikkat çekip "Dünyanın fındık üreticisi olmaya devam edeceksek, fiyat ve ekim politikalarımızı gözden geçirmemiz lazım" dedi.