Suriye ile yaşanan siyasi kriz askerî krize dönüştü. Kritik bir durum. Ancak Türkiye'nin itidali elden bırakmaması ve her iki krizi de başarıyla yönetiyor olması yüreklere su serpiyor. Her iki ülkenin selameti için geçerli bu. Suriye Türkiye'nin en uzun sınır komşusu ve iç savaş yaşıyor. 10 binden fazla vatandaşını katleden Beşar Esad yönetimi Suriye'de âdeta ölüm saçıyor. Türkiye'nin Suriye ile olan ilişkisi sadece siyasi ve askerî gelişmelerle sınırlı değil elbette ki. Bir de iktisadi, dinî ve sosyal boyutu var.?Ki,?hepsi birbirinden önemli. Türkiye Suriye'ye?ihracat yapıyordu, durdu. Başka ülkelere ihraç ettiği ürünler Suriye üzerinden geçiyordu,?o?da?durdu.?Suriye?halkı Türkiye'ye turist olarak geliyor ve alışveriş yapıyordu, o da yok. Gaziantep, Hatay, Mersin başta olmak üzere Akdeniz şehirlerimiz maddi zarara uğradı. Da... elden gelen bir şey yok. Sineye çekiyor Türkiye bütün bunları. Sosyal boyutu daha da vahim aslında. Türk vatandaşlarının Suriye'de yaşayan çok sayıda hısım akrabası var ve bunların çoğu Esad yönetiminin zulmü altında. 50 binden fazla Suriye vatandaşı Türkiye'ye sığındı. Hâlâ da geliyorlar. Suriye halkı ile din ve kültür bağları da var Türkiye'nin. Etle kemik gibi yani. Bir de terör boyutu var işin. Ki, Türkiye'nin huzurunu bozup 70 milyonun uykusunu kaçırdı. Son günlerde birdenbire artan terör olaylarının altında Suriye'nin parmağı olmadığını kim söyleyebilir? Hâl böyle iken "Türkiye'ye ne oluyor da Suriye'nin işine burnunu sokuyor" demenin imkânı var mı? Hadi denildi diyelim, mantığı olur mu bu demenin. Üstüne üstlük "test ve eğitim uçuşu yapan uçağını" vurduktan sonra! Türkiye basiretli bir duruş sergiledi. Suriye'nin yaptığı bu densizliğe tepki gösterip karşılık vermek yerine meseleyi uluslararası arenaya taşıdı ve BM ve NATO başta olmak üzere uluslararası kurumların bir karar vermesini beklemeye başladı. Doğru olanı yaptı yani. Bu bekleyiş ne bir aczin ifadesi, ne de korkunun alameti. Sadece aklıselimin gereği. Suriye Türkiye'nin düşmanı değil ki, yaptığı bu hatadan dolayı dersini versin. Suriye halkı demokrasi istiyor. Esad ise kendi diktatörlüğünün devam etmesini. Bu emeline ulaşmak için ise halkına zulmetmekten çekinmediği gibi, komşularına zarar vermekten kaçınmıyor. Tam bir şuur kaybı. Esad'ın kendine gelmesi lazım. Ya da getirilmesi. Türkiye değil ama O'nun aklını başına getirecek olan. Uluslararası hukukun üstlenmesi lazım bu eylemi. İşte Türkiye soğukkanlı bir şekilde bunu yapmaya çalışıyor. Nota verdi ve yaşanan olayları detaylandırıp uluslararası hukuka taşıdı. Türkiye'nin geleneklerinde bir şey daha var ki, o Türkiye'nin emniyet supabı olmuştur hep bu hasleti. Milli meselelerde iktidar-muhalefet demeyip bir bütün olabilmesi. Türkiye iktidarı, muhalefeti ve halkı ile bir bütün olacak ve sabırla Suriye meselesinin çözüme kavuşturulmasını bekleyecektir. Bundan şüphe yok. Bir an önce çözülsün ve ekonomik ilişkiler tekrar kurulsun.