Hayat Su Genel Müdürü Yeşim Güra'nın yaptığı daveti, ikiletmeden kabul ettim. Teklif çok cazipti çünkü. Suyun, daha doğrusu hayatın kaynağına gidecektik. Ayrıca, üzerinde doğup büyüdüğüm Toros Dağları'nın o emsalsiz havasını teneffüs edecektim. Gittim tabii. Önce Pozantı'daki Hayat Su Fabrikası gezisi. Suyun el değmeden pet ve damacanalara nasıl doldurulduğunu gördüm orada. İnsan, fabrika gezisine katılır da bilgilenilmez mi? Su uzmanı oldum, desem yalan olmaz! İnsan vücudunun yüzde 60'ı su. Ceninde yüzde 80'i buluyor bu oran. Çocukta 70, yaşlıda ise 50. Susamak, su içmek için geç kalmış olmanın bir işareti. Vücut günde normal olarak 2.6 litre su kaybediyor. Bunun, mutlaka telafi edilmesi lazım. Aksi takdirde, organlar çeşitli rahatsızlıklara düçar olur. Tehlike büyük yani. Hadi diyelim ki, insan su ihtiyacını karşıladı ve rahatsızlığa meydan vermedi diyelim. Yetmez ki! Suyun saflığı ve içinde taşıdığı mineral var bir de. Onu ne yapmalı? Su temiz ama ya kireçliyse? Böbrekler mahvolur! Asitliyse, bu kere de kemik erimesi baş gösterir. Su kalsiyum ve magnezyum mineralleri içermeli ki, faydalı olsun. Kalsiyum diş ve kemik yapısını güçlendirirken; magnezyum vücuttaki gıdanın enerjiye dönüşmesine yardımcı oluyor ve ayrıca bağışıklık sistemini destekliyor. Hayat'ın su havzası Toros Dağları'nın yüksek tepelerinde. Biz, yüksekliği 3 bin 500 metreyi bulan Bolkar Dağı'nın eteğindeki "Kara Göl"e kadar çıktık. Ki, oranın yüksekliği de az değildi; 2 bin 550 metre. Havzada tarım, hayvancılık ve endüstri kirlenmesi yok. O kadar yükseklikte hiçbiri yapılamıyor çünkü. Ayrıca, bu dağların kar ve yağmur suları tabii yollardan geçip kaynağa ulaşırken hep mermer zeminlerden geçiyor. Önemli bir husus bu. Sodyum miktarı düşük oluyor her şeyden önce. Asit miktarı da öyle. Suyun kaynağı Şeker-Pınarı. Adana-Ankara karayolu ile su burada buluşuyor. Şeker-Pınarı mevki Pozantı halkının geçim kapısı olmuş. Yeme-içme ve konaklama tesisleri çok meşhur. Orada yediğim yemeğin lezzetini asla unutamam. Ayrıca, şalgam üretiyorlar; tadı çok mükemmel. Dağdan topladıkları şifalı bitkilerle birlikte şalgam da onlar için önemli bir geçim kaynağı. Da... bu söylediklerim bundan sonra olmayacak maalesef. Çünkü, otoban inşa edildi. Esnafın hepsi E-5'in esnafı. Artık araçlar transit geçiyor. O kadar esnaf eli böğründe düşünüyor. "Geçimimi nasıl sağlayacağım?" Bereket çok basiretli bir kaymakam ve çalışkan bir belediye başkanı var Pozantı'nın. Pozantı Kaymakamı Bülent Karacan, Belediye Başkanı Mustafa Çay ile el ele vermiş ve esnafın, daha doğrusu Pozantı halkının geçimini sağlayacağı yeni arayışlara girişmiş. En büyük alternatif turizm ve eğitim tabii. Yayla turizmi bölgenin vazgeçilmezi. Pendosis Tatil Köyü mesela. Yeni inşa edilmiş bir tesis ama harika. Sayıları neden artmasın? Tekir Yaylası Pozantı'ya yakın ve yazları nüfusu 200 bin oluyor. Pozantı neden bu talebin bir kısmını karşılamasın? Bir de otoban üzerinde konaklama tesisi kurulmasını talep ediyor Pozantı esnafı. "Hizmetimize orada devam edelim."