ürk sanayicilerin birinci kuşağı malum, Tahtakale'den yetişme. Tahtakale hanlarında başlayan ticari serüven onları sanayici yaptı. Sanayici ve eski bakan Cavit Çağlar oradan yetiştiği için gururlanır ve "Tahtakale Üniversitesi mezunuyum" diye övünürdü. EL-Bİ Elektrik'in patronu Sadettin Buğday da "Tahtakale Üniversitesi" mezunu. O ayrıca hazırlık da okumuş. İşe Tahtakale'de açtığı tezgâhta başlamış çünkü: Sene 1986. 1987'de ise Elbistan Hırdavat'ı kuruyor. Ne de olsa serde Kahramanmaraş Elbistanlılık var. Sene 1990. Sadettin Buğday, yurt içinde büyük bir dağıtım ağı kurmuş ve "Nasıl ihracat yapabilirim?"i düşünüyor artık. 1995'te ise "Üretim" diye yanıp tutuşmaya başlıyor. 2004'te fabrika. Bugün Türkiye'nin ikinci büyük elektrik malzemesi üretim firması olan El-Bi'nin ikinci bir ortağı daha var: Ashtrom Capital. Ashtrom Capital uluslararası bir yatırım firması. Ashtrom Sadettin Buğday'ın başarısına hayran oluyor ve yüzde 50-50 ortaklık kuruyor kendisiyle. Sadettin Buğday'ın EL-Bİ'si senede yüzde 35 büyüyor ve üretiminin yüzde 65'ini ihraç ediyor. Orta Doğu, Rusya ve Doğu Avrupa en büyük pazarı. EL-Bİ'nin kozu inovasyon. Daima yenilik peşinde koşuyor. Kalite, standart, verimlilik gibi misyonunun yanı sıra yeniliğe verdiği önem onu daima bir adım öne geçiriyor. Çin ile en iyi rekabet eden sektör biziz EL-Bİ Ceosu Celal Kerpişçi, Çin'in müthiş taklitçiliğine dikkat çekip "Buna rağmen onlarla en iyi rekabet eden sektör biziz" dedi. Çin bu. Dünyanın en pahalı saatini taklit edip 5 dolara satıyor. Hem de bire bir yapıyor bu taklit üretimi. Kamyon, otobüs ve otomobilleri bire bir taklit eden bir ülke, gözlük, saat ve elektrik malzemesini mi taklit etmeyecek? Ediyor! Fakat, bunun da bir haddi hududu var. Bir yerden sonra tüketici "kalite" demeye başlıyor. Celal Kerpişçi'yi güvenli konuşturan yer burası işte. "Bizim ürünlerimizi de bire bir taklit ediyor ve bu ürünlerin üzerine ER-Bİ markasını koyup satıyor. Ama kalite yok! Dolayısıyla müşteri bize dönüyor." Celal Kerpişçi'nin en büyük şikayeti sektörün organize olamayışı. "Ne bir odamız var, ne de derneğimiz" diyen Kerpişçi, sektör temsilcilerini STK şemsiyesi altında birleşmeye çağırdı. Gençlere müthiş imkân MÜSİAD bu sene ikincisini tertipliyor, "Bilgi Teknolojileri Bilgi Yarışması"nın. Önemli bir yarışma bu. Doğrudan üniversite gençlerini ilgilendiriyor ama esasında tüm ülkeyi ilgilendiren bir mevzu. Çünkü, Türkiye'nin bilgi teknolojilerine ihtiyacı var ve sanayi-üniversite iş birliği olmadan mümkün değil bu ihtiyacın karşılanması. MÜSİAD Bilgi Teknolojileri Sektör Kurulu Başkanı Özgür Altıner, "Geçen sene 500'e yakın müracaat oldu. Bunların arasından 265 proje değerlendirmeye değer bulundu" dedi. Birinci 20 bin, ikinci 15 bin, üçüncü 10 bin YTL ödül alıyor. Evet, her ne kadar 3 projeye ödül verilmişse de bunların birçoğu o veya bu şekilde değerlendirildi. Burası çok önemli. Tamam, sadece yarışmayı kazanana ödül veriliyor ama diğer gerisi heba olmuyor. Özgür Altıner, proje sahiplerinin, MÜSİAD üyeleri başta olmak üzere projeye ilgi duyan iş adamlarıyla bağlantı kurabileceğini ve o projeyi hayata geçirme imkânına kavuşacağını bildirdi. Onunla da kalmıyor tabii. KOSGEB; TÜBİTAK gibi kurumlar da bu projelere ilgi gösteriyor. AB fonlarından destek almaları bile ihtimal dahilinde. Yani, sözün kısası; MÜSİAD bu yarışma programı ile üniversite gençlerine ciddi bir destek vermiş oluyor. Sadece bu değil tabii. Sanayi-üniversite iş birliği de tesis edilmiş oluyor bu projeyle. Gençlerin projesini üniversitede öğretim üyeleri değerlendiriyor çünkü.