Türkiye 2023'ü hedef seçti kendisine. O yıl geldiğinde millî hasılanın 2 trilyon, ihracatın 500 milyar, kişi başına düşen gelirin ise 25 bin dolar olmasını istiyor. Bu hedefe ulaşmak için katma değeri yüksek mal üretmesi gerektiğinin şuurunda ayrıca. O maksatla; inovasyon, Ar-Ge ve teknolojiye yatırım yapıyor. Gayet doğru bir strateji. Katma değeri yüksek üretim sadece ihraç ürünleri için söz konusu değil tabii ki. Hizmet sektöründe, eğitimde, sağlıkta ve kültür-sanatta da elde etmeli Türkiye o değeri. Türkiye bölgenin sağlık ve eğitim merkezi olma yolunda dev adımlarla ilerliyor mesela. Son teşviklerle daha da hızlandı bu adımlar. Çevre ülkelerden akın akın hasta gelmeye başladı. Aynı durum kültür politikaları için de geçerli. Anadolu baştan sona tarih kokuyor bir kere. Çeşitli medeniyetlerin izlerini taşıyan emsalsiz bir ülkemiz var. Sanat yönünden de zengin Türkiye. Tam bir mozaik yani. De... bunu bizden başka bilen yok! Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz. Bu değerlerin tanıtılması lazım. Tanıtılsın ki, turist gelsin ülkeye. Ya da gelen turist, var olan o sanat eserlerini görmek için para ödesin. Basit bir örnek vereyim size. Hani bir İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) var. İşte bu vakıf gerçekleştirdiği etkinliklerle 70 milyon lira katkı sağladı ekonomiye geçen sene. Hakeza Sabancı Vakfı. O da öyle. Müzesiyle, sahneye koyduğu tiyatro oyunlarıyla müthiş bir performans sergiledi. Hemen belirteyim ki, Türkiye sadece İKSV ve Sabacı Vakfı'ndan ibaret değil. Yüzlercesi var. Ayrıca ülkemiz sanatçı yönünden de zengin. İKSV Başkanı Bülent Eczacıbaşı, "Türkiye'de sanatçı da var, edebiyatçı da, mimar da. Rahatlıkla süper ligde oynar ama 10 numarası yok. O 10 numara kamu" dedi. Çok doğru bir tespit. Türkiye'nin süper lige çıkması için un da var, şeker de ama kamu desteği olmadığı için helva yapılamıyor bir türlü. Bugün Avrupa'da kamunun kültür ve sanata desteği, kişi başına 58 euro. İstanbul'da ise 20. Anadolu'da daha da vahim! Bir başka deyişle, İngiltere ve Fransa gibi ülkeler GSMH'larının yüzde 0.3 ila 0.6'sını kültür ve sanata ayırıyor. Türkiye ise yüzde 0.1'ini. Halbuki kültür ver sanat etkinliklerinden elde edilen katma değer, ihracattan elde edilenin çok üstüde. Bir tiyatro ya da gösterinin bileti üç haneli rakamlara satılıyor. Hele bir de tanıtıma katkısı var ki, paha biçilmez. Şayet Türkiye 2023'te dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olmak istiyorsa, kültür ver sanata da yatırım yapmak zorunda. İKSV bu maksatla bir araştırma raporu hazırladı. Kamu desteğinin önemine vurgu yapılıyor bu raporda. Ayrıca bir de sponsorluk meselesi var ki, çok önemli. Bu tür vakıfların en büyük gelir kaynağı, sponsorlardan elde ettiği maddi destek. Sponsor firmalar şayet verdikleri desteği gider yazabilselerdi, daha da artardı bu destek ama yok öyle bir uygulama. Hasılı kelam: Türkiye'nin ne yapıp edip sanatta da büyümesi lazım. Bugün birçok ülke kültür ve sosyoekonomik performansını öne çıkarıp kalkınmaya çalışıyor. Türkiye neden değerlendirmesin bu potansiyelini?