Tanzanya macerası

A -
A +

Araya başka konular girince Tanzanya mevzuu yarım kaldı; bitireyim. Tanzanya'ya giden Türk iş adamı sayısı, bir elin parmağını geçmez. O kadar az yani. Gidenler de tesadüfler sonucu orada bulmuşlar kendilerini. Darüsselam'da görüştüğüm Muammer Öksüzan mesela. 60 yaşında. Kimya Mühendisi. Pınar Gübre'de Üretim Müdürlüğü görevinde bulunmuş. Daha sonra Pınar Un Genel Müdürü iken emekli olmuş. Seyrettiği belgeselden çok etkilenen kayınbiraderi Alim Ağaçcı, "Tanzanya'ya gideceğim" diye tutturmuş. Ve bir gün Muammer Öksüzan'la birlikte "Ver elini Tanzanya!" Gidiş o gidiş. "Çok etkilendik" dedi Öksüzan. "Üç sene geldik gittik." En sonunda tarımda karar kılıyorlar. Kayınbiraderi köylü çocuğu. İyi kötü anlıyor tarımdan. Öksüzan ise bihaber! 99 yıllığına tamı tamına 30 bin dönüm arazi kiralamışlar. Tanzanya 1963'e kadar İngiliz sömürgesi idi. İngilizler o tarihte Tanzanya'ya bağımsızlığını vermiş ama kontrolü elinde tutmak için boşalttığı yere Hintlileri yerleştirmişler. Dolayısıyla, Tanzanya'da Hintli hakimiyeti var. "Bağımsız oldum" deyince bağımsız olunmuyor ki. Sovyetler Birliği girmiş devreye. Boş duracak değiller ya! Onlar da komünizmi aşılamışlar. Toprağın tamamı devlete ait. 33, 66 veya 99 yıllığına kiralanabiliyor. Muammer Öksüzan, kayınbiraderi ile birlikte, Tanzanya'nın en büyük nehri Rufuji'nin hemen yanında kiraladığı 30 bin dönüm araziye senede bin 500 dolar kira ödüyor. Bir kısmına mısır ekmişler. İyi de ürün elde etmişler ama 300 ton mısır, bir akşamda buhar olup uçmuş sanki. Çalınmış! Hemen bekçileri Masailerle değiştirmişler. O vakte kadar giden gitmiş tabii. Masailer savaşçı bir kabile. Alet edevata yaklaşık 500 bin dolar yatırım yaptıklarını belirten Muammer Öksüzan, "Her şeye rağmen ümitliyiz" dedi. "Henüz para kazanmadık ama yılmış değiliz." Bir de Akif Kara'nın hikâyesi var; enteresan mı enteresan. Arkadaşı Ali Kekeç ile birlikte gezmeye geldikleri Tanzanya'yı çok beğenmişler. Mar-Kim unvanlı firmaları havuz kimyasalı satıyormuş. Bakmışlar Tanzanya'da bu ürüne ihtiyaç var. Kalmışlar orada. Bu anlattıklarım da gösteriyor ki, Tanzanya'ya her gidene iş var. Da... yine de dikkatli olmak lazım. Sonu hüsranla bitebilir! Organize olmak şart. Bunun en doğru yolu, TUSKON'un veri tabanından istifade etmek. TUSKON sadece Tanzanya'yı değil, Afrika ülkelerinin hepsini avucunun içi gibi biliyor çünkü. Tanzanya 200 bin doların üstündeki yatırımlara üç yıl vergi muafiyeti tanıyor. Yatırım kendi maliyetini karşılayıncaya kadar gelir vergisi de alınmıyor. Türkleri de çok seviyorlar. Ayrıca, Dünya Bankası garantörlük ediyor. Avantaj çok yani ama dediğim gibi TUSKON'la iş birliği yapmak en kestirme yol. Tanzanya'yı düşünenlere, 13 Mayıs Salı günü İstanbul'da başlayacak olan "Afrika Zirvesi"ne gidin ve ilk adımı orada atın, derim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.