Tarama sürecindeki gecikme

A -
A +

Tarama sürecinin hemen başlayacağını beklediğimiz bir günde AB Komisyonu'ndan sürpriz açıklama geldi. 4 Ekim! Fransa'nın 'AB Anayasası'nı referanduma götürme isteğinden kaynaklandığı söyleniyor bu gecikmenin. Türkiye ile AB müzakereleri bilindiği gibi 3 Ekim'de başlıyor ama 'screening process' diye ardlandırılan 'tarama süreci' var ondan önce. Bir tarafta tarama süreci devam ederken, diğer taraftan müzakereyi sürdürmek mümkün mü? Yoksa, denildiği gibi müzakereler 2006 Ekim'ine mi kaldı? 25 Ocak'ta AB heyeti Ankara'ya geliyor. Konu biraz daha netlik kazanır herhalde o gün. Tarama süreci, AB müktesabatı ile Türkiye'deki yasa ve yönetmeliklerin yan yana konup aradaki farklılıkların ortaya çıkarılacağı bir dönem. Bir nev'i, envanter çıkarılması yani. Türkiye, değil tanımak,1996 senesinde kabul ettiği Gümrük Birliği'nden dolayı AB'nin birçok kriterine, zaten uyum sağladı. Son senelerde çıkarılan uyum yasaları ile siyasi konulardaki farklar da ortadan kalktı. 1984'te Ali Bozer'le başlayan bilgi alışverişi, aralıksız sürüyor zaten. Adı öyle değilse bile 21 senelik bu süreç, bir nev'i tarama süreci oldu. Dolayısıyla,Türkiye AB müktesabatını, AB de Türkiye'nin durumunu hemen hemen öğrendi, bilinmeyen ne var ki? Hâl böyle olunca; tarama süreci Türkiye için neden uzasın? Müzakere süreci de öyle. Tarım, çevre ve Kıbrıs konusunu bir tarafa bırakılırsa; Türkiye bir yandan müzakere yaparken diğer taraftan AB üyeliğini olgunlaştırabilir. Yani, müzakereler bittiği gün bir de bakmışız ki, Türkiye AB üyesi oluvermiş. Türkiye'nin ortaya çıkması muhtemel kalıcı deragasyonlara kafayı takıp endişeye kapılmasına hiç gerek yok. Batılıların 10 sene olarak belirttikleri tahmini süreyi daha öne çekip AB üyesi olması mümkün. Bu arada Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Ali Babacan'ın, AB ile yürütülecek olan müzakerelerde başmüzakereci olarak görevlendirildiğini öğrenmiş bulunuyoruz. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ise müzakere heyeti başkanı olacakmış. Hayırlı olsun. Benim gönlümde daha başka bir aslan yatıyordu ama olsun. Ali Babacan da pekâlâ yapar bu işi. Hiçbir endişem yok bu konuda. Ben başka pencereden bakıyor ve dolayısıyla başka manzara görüyordum ama madem böyle uygun görülmüş kabûlüm. Sivilleşme hususunda Türkiye'nin daha atak davranması gerekiyor. Başmüzakerecinin hükümet üyesi bir bakan değil de sivil bir kişi olması bu bakımdan çok önemli. Sivil toplum kuruluşları temsilcisi bu hususta biçilmiş kaftandı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu mesela. İSO Meclis Başkanı Hüsamettin Kavi de olabilirdi bu kişi. Hakeza TÜSİAD eski Başkanı Erkut Yücaoğlu. Bu kişilerle Ali Babacan arasında bilgi ve beceri bakımından hiç fark yok, belki Babacan daha da başarılı ama dediğim gibi bir duruş meselesiydi bu. Kişi hak ve özgürlüklerini öne çıkaran AB ne demek? 1) demokratikleşme 2) insan haklarına saygı 3) kanun hakimiyeti 4) özgürleşme değil mi? Buna batı medeniyeti de deniyor ama aldanmayın bu söze. Asıl bizim öz değerlerimizde var ama kaybetmişiz bu değerlerimizi! AB sürecinde geri alacağız hepsini. > MI ACABA?!. Harvard Üniversitesi Rektörü Prof. Lawrence'ın "Kadından bilim adamı olmaz" sözü tepkilere sebep olmuş... Olur tabii, bu kadar şarkıcı ve oyuncuyu görmemiş mi hiç? *** Euro'nun nasıl okunacağı hususunda Türk Dil Kurumu ile Merkez Bankası birbirine girmiş... Bir de paranın nasıl kazanılacağı hususunda tartışılsa ne olur sanki? *** Baykal Sarıgül için, 'Selden kütük kapmaya çalışıyor' demiş... 'Sel, Deniz'i de coşturmuş anlaşılan! *** Cumhurbaşkanı Sezer, SSK hastanelerinin devrine ilişkin yasayı onaylamış... İdeolojik bir taraf görmedi demek ki!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.