Türkiye neyi doğru yaptı da, tarım işini doğru yapsın?!. Bir işi doğru yapmak için evvel emirde niyetin halis olması lazım. Türkiye'de samimi, halis niyetle yapılan bir iş olmadı ki, hayırlı akıbetler olsu!.. Komşu köye gitmek için dahi niyet lazım. Şayet o köye gitmeye niyet etmemişse, yolun ortasında fikir değiştirir ve diğer köy yoluna sapıverir kişi. Ya da bulduğu ağaç gölgesinde yan gelip yatar. Kararsız insandan daha başka ne beklenir ki? Akşama kadar düven beygiri gibi döner durur, yine de bir yere varamaz!.. Kötü yönetilen kurum ve işletmeler de öyle; bir şey yapıyor gibi görünürler ama sonuç sıfıra sıfır elde var sıfırdır! Ülkeler için de üç aşağı beş yukarı böyledir durum. Türkiye en bariz örneği. Tarım mesela. Koskoca ülke. Nüfusun yüzde 30'u tarımla iştigal ediyor (O da son senelerde. Önceleri yüzde 50'liydi bu oran!) ama planlama yapan olmamış. Yok! Planlama olmayınca arz talep dengesi kurulamamış tabii. Dengesiz üretim sonucunda da kimi sene üretim açığı, kimi sene arz fazlası yaşanmış. Her iki durumda da tarım ekonomiye yük olmuş tabii. Bu kadar yanlışın üstüne verilen pirim ve teşviklerin bir işe yaraması beklenir mi? Yaramadı tabii. Bazı sene seçim nedeniyle açıldı kesenin ağzı, bazı sene ise kıtlıktan dolayı. Bir nevi peşkeş çekme, yahut da "al gülüm - ver gülüm" durumu yani. Parayı verdim mi, oyu alırım! Oyu verdim mi, parayı alırım!.. Bu gibi durumlarda ceremeyi çekmek, devletin Hazine'sine düşer hiç şüphesiz. Verimsizlikle birlikte borçlar da büyüdü. Bari o kadar borçlanma bir işe yarasaydı ama maalesef yaramadı. Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker ve ekibi bazı şeyleri değiştirmek istiyor ve bu isteklerinde samimiler. 3 senelik bir çalışma sonucunda Türkiye'nin tarım arazileri 30 havzaya bölündü. Bu 30 tarım havzasının tespitinde ürün deseni belirleyici unsur oldu. Hangi havzada hangi ürün yetişir? Bu biliniyor artık. Teşvikler de bu bilgi doğrultusunda verilecek tabii. Çavdar yetiştirmeye müsait toprağa "ayçiçeği ekeceğim" dedin mi, yandın. Teşvik meşvik yok sana. Zarar ettim diye ağlayıp sızlamak da para etmiyor bu sistemde. Doğru toprakta doğru üretim yapana ise destek de var, teşvik de. Hele bir de prim desteği uygulanan 16 üründen birini ekersen, yaşadın!.. Bu uygulama ile doğru toprakta doğru tarım yapmak mümkün ve haliyle aynı araziden daha fazla ürün almak da. Kârı artan çiftçinin de rahat etmesi mümkün oluyor haliyle. Ne diyelim. İnşallah sözde kalmaz. Her havzaya toprak analiz laboratuarları kurulur. Verimlilik artışı sağlanır. Çiftçi şirketleşmeye ve kooperatif çatısı altında toplanmaya teşvik edilir ve bu yeni model sayesinde çiftçinin yüzü güler.