İki gün süren 'Sanayi Kongresi' bitti. Kongre bitti ama orada öyle mesajlar verildi ki, hepsi belleklere kazındı. Kongre'de gördüğüm sanayici, geçmişte izlediğim sanayi profilinden çok farklıydı bir kere. Bağıran, çağıran, kürsüye çıktı mı mangalda kül bırakmayan hırçın sanayici yoktu bu defa. Onlar gitmiş; dinleyen, not alan, çevresinde olup bitenlerle ilgilenen, eline tutuşturulan kitapçıkları karıştıran bir grup gelmişti onların yerine. İşin en enteresan tarafıysa; kişilerin aynı olmasına rağmen tepkilerin çok farklı olmasıydı. Değişmişlerdi yani. 'Öldük... bittik... Mahvolduk...' diye yakınan sanayicinin esamisi bile okunmuyordu o koca kalabalıkta. Aksine, 'Ben ne yapabilirim' diye çırpınan heyecanlı insanlarla doluydu Cevahir Otel'in Kongre Salonu. Hepsi, artık elini taşın altına sokma vaktinin geldiği şuurundaydı. Kayıtdışı ekonomiye aldırmaz bir tavır sergiliyordu geçmişte sanayici. Vergi kaçağına hoşgörülüydü. 'Bana dokunmayan yılan bin yaşasın' sessizliğine bürünüp banka hortumcusuna tepkisiz kalıyordu. Şimde yok bunlar. Vergi vermeyene önce o tepki gösteriyor. Hortumculara karşı her türlü müeyyidenin uygulanmasını o istiyor. Kayıtdışına karşı en köklü reformların yapılmasını talep ediyor. Sebep: Haksız rekabet! Ha, sanayicide bir değişiklik daha var ki, belki bu hepsinden önemli. Global düşünüyor artık. Dünyaya duyarsız değil yani. Üreteceği mal dünya pazarında müşteri bulacaksa öyle yatırım yapıyor ona. Verimlilik tasası taşıyor içinde. Maliyet ise olmazsa olmazı. 'Aç bir işyeri, para kazan' gibi bir düşüncesi yok; o devrin bittiğini biliyor. Bu 'yok'lar Türk sanayicisinin olduğu gibi hükümetin de gözünü açmış. Şimdi her ikisi de, -hatta buna sivil toplum örgütlerini de dahil etmek lazım- ve böylece üçü birlikte düşünmek ve engelleri aşarken el ele verip öyle aşmak gerektiği şeklinde bir olgunluğa erişmiş bulunuyorlar. Ben Sanayi Kongresi'nde bunu gördüğüm gibi söylediklerini duyunca; bu gerçeği onların benden daha önce fark ettiklerini de gördüm. Bakın ne dediler: TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu: "Kamu eliyle kalkınma, devlet kararıyla özel ellerde sermaye biriktirme dönemi sona erdi... Dünya ile rekabet eden yeni bir sanayi stratejisi lazım." İSO Meclis Başkanı Hüsamettin Kavi: "Kendi tasarruflarıyla ekonomiyi işletemeyen Türkiye'ye yabancı sermaye de gelmedi. İkna edemedik onları çünkü!.. Başbakan sivil inisiyatifin ağırlıkta olmasından gocunmadığını, aksine bundan memnun olduğunu açıkladı. Bunu değerlendirmeli ve önceliklerimizi birlikte tespit etmeliyiz." İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük: "Eksiğimiz var ve sanayici olarak bunun bilincindeyiz... Bu şuur bizim sonuca ulaşmamıza meşale olacaktır." Sanayi Bakanı Ali Coşkun: "Ekonomik bir başarı varsa, ki var. Bu, özel sektörün risk almasıyla oldu. Devlet hâlâ hantal ve israf içinde. Bunun önlenmesi lazım. Ekonomik ve Sosyal Konsey'de sivil inisiyatife onun için daha fazla yer verildi. Birlikte çözeceğiz problemleri." MI ACABA?!. Demir, zeka için şartmış... Bazılarının neden müteahhid olduğu şimdi anlaşıldı! *** Ali Babacan, 8.5 milyar dolarlık kredinin bir telefon kadar yakın olduğunu söylemiş... Telefonun fişi çekik galiba, gelmedi çünkü! *** Nedeni bilinen korku kontrol edilebiliyormuş... Şimdi bir de 'Korkumun nedenini biliyor muyum' korkusu başlamasın! *** Türkiye'yi 10 trilyon heyecanı sarmış... Sene öyle başlamıştı, aynı heyecanla bitiyor! *** AB'ye girmek isteyen 100 bin KKTC'li Rum pasaportu almak için başvurmuş... Aralarında Denktaş da var mı acaba? *** ABD Başkanı Bush, seçim propagandasına Irak'ta başlamış... Bizimkiler de 'tezkere'yle başlamıştı ama arkası fos çıktı!