Tatile çıkıyorum!..

A -
A +

Vatanı sanki ben kurtaracağım. Annem de olmasa aklıma tatil düşmeyecekti. O, torunları ziyaret bahanesiyle çevre illere gidip geldi yine, ya biz? Senelerdir, İstanbul dışına çıkmadık. Annemin, 'Özledim, beni memlekete götürün!' demesini emir kabul edip çoluk çocuk hep birlikte 'Abbas yolcu' moduna giriverdik. Allahü teala ona uzun ömür versin, kendisi tamı tamına 88 yaşında. Maşallah sağlığı yerinde, dinç de. Kendi işini kendisi yapıyor. Bizleri misafir edip kahve ikram etmek, en büyük mutluluğu. Bu durum ayrıca ona gelinlere nispet yapma imkânı da veriyor ki, nasıl mutlu olduğunu anlatamam! Annemin tam bir strateji ustası olduğunu söylememe bilmem gerek var mı? Nasıl planlı davrandığını ve kediye 'kaç' tazıya 'tut' demeyi bir diplomat maharetiyle yaptığını da biliyorum. Gelinlerinin şimdiye kadar ona karşı bir başarı sağladığını gören olmadı. Olamaz da. Ancak, bu hususta çok iyi eğitildikleri de bir gerçek. Nankörlük edip bunu anneme borçlu olduklarını unutmamaları kaydıyla tabii!.. Annem aynı zamanda serbest piyasa ekonomisine inanan koyu bir liberaldir. Çocukları arasında, 'Canım annem' rekabetini hep diri tutmayı becermiştir bir kere. Ona göre bu konuda en başarılımız; İsmail abim. Hepimiz annemin duasını almak için yarışırız ama o, annemin üzerine titrer. Biraz yüz bulsa, doktor doktor dolaştıracak ama annem ona fırsat vermiyor. Oldum olası doktora gitmekten hazzetmez çünkü. "Benim moralimi bozmak için uğraşıyorlar" diye kızıyor doktorlara. Mesela yeğenim Abdullah. Kendisi diş hekimi. Başarılı bir hekim hem de ama gel, anneme anlat bunu. Abdullah'ın tek suçu, babaannesinin kalan 10 dişini çekip, yerine protez diş yapması!.. Zavallı Abdullah ağzıyla kuş bile tutuyor ama babaannesine yaranamıyor bir türlü. Halbuki, en sevdiği torunlarından biriydi!.. Annem üç senedir dişten mustarip. Başta Abdullah hiçbir dişçi, yaptığı dişi ona beğendiremedi. Kiminin damağı tutmuyor, kimi de şöyle ısırıp koparacağı bir et yemesine imkan vermiyor!.. Bu sene oldu ama. Annem memnun!.. Hele bir de Mersin testinden geçerse; diş konusu tamam. Keçiboynuzu yiyecek çünkü. Eh, diş hallolduğuna göre memlekete gitmek lazım değil mi? İlk durağımız Konya. Tamer abim ağırlayacak orada bizi. Bu ziyaret onun için bir nev'i imtihan. Çocukların davranışı, yengemin tavrı, kapının gıcırtısı... hepsi ama hepsi. Birinde başarılı olmasın; yandı!.. Sonra ver elini Toroslar. Karaman'ı geride bırakıp Akdeniz'e doğru kıvrılmaya başlayacağız ki, bu; Sertavul'da durup keçi pirzolası yiyeceğimiz anlamına geliyor. Ardından Mut... Annem 'Mutlu'dur. Çocukluğu orada geçmiş. Teyzem hâlâ orada. Kozlar'da yaylanın tadını çıkarıyorlar. Kamber'siz düğün olur mu? Biz de mitili oraya atacağız tabii. Sonra babamın memleketi, Gülnar. Annem babamın ardından hep söylenirdi ama bugünlerde fazla bir şey demiyor. Mal, mülk bırakmadıysa da ana kıymeti bilen evlatlar bırakmış! Bugünlerde en makbul evladı da benim. Ana yurdunda bile fazla kalmayan biz, baba memleketinde mi oyalanacağız? Dağdan aşağı 30 kilometre daha gittik mi, Akdeniz!.. Fi tarihinde anneme, bir tane şişme bot almıştım. "Gözüm görmesin" dedi. "Ben çocuk muyum, ona bineyim!" Kulaç atıp yüzmek istiyor. Sözün kısası, izne çıkıyorum. Dükkanımız kapalı... MI ACABA?!. 100 Türk'ten 87'si internete girmiyormuş... Girenlerin de ne için girdiği malûm! *** Babacan, yeni ekonomik programı parça parça açıklayacaklarını söylemiş... Hazmı zor bir program demek ki! *** Deniz kaplumbağaları uydudan takip edilecekmiş... Bu kadar ihtimam görmek için kaplumbağa olmak şart mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.