Erdoğan'la görüşen Bush PKK'nın terör örgütü olduğunu kabullendiği gibi bu örgütü Türkiye, Irak ve ABD'nin düşmanı da ilan etti. Ardından bu üç ülkenin, düşmana karşı ortak hareket etmesi gerektiğinin altını çizip istihbarat desteği sözü verdi. ABD Başkanı George W. Bush sözünde durur mu? Bu sorunun cevabı şeksiz şüphesiz "evet"tir. Koskocaman bir devletin lideri, neden tutmayacağı bir sözü versin ki? Hem de dünyanın gözünün içine baka baka!.. Irak'taki ABD askeri Türk askerine istihbarat desteği vermenin yanı sıra, bazı PKK liderlerinin yakalanıp Türkiye'ye teslim edilmesinde aktif rol da oynayabilir. De...bu işbirliği nereye kadar sürer? Esas sorulması gereken soru bu? Şayet, Türkiye ABD'de ile Büyük Orta Doğu Projesi'nde (BOP) müttefik olur ve ona lojistik destek sağlarsa, en az 50 sene sürer bu iş birliği. Yok, Türkiye bunun tam aksini yapar ve ABD'nin çıkarlarına muhalif bir hareket içine girerse; işte o vakit anında biter bu iş birliği!.. Bitmekle kalsa yine iyi! Onu da söyleyeyim. Misliyle artar PKK terörü! Uluslararası dostluklar karşılıklı menfaate dayanır çünkü. Menfaatler devam ettiği müddetçe, dostluk baki kalır. Bunun garipsenecek bir yanı yok. Bu işin mantığı böyle. Ne ka menfaat, o ka dostluk!.. Bush'un açıklamalarının hemen ardından Avrupa Birliği'nden de olumlu mesajlar geldi. Onlar da dost eli uzatıyor; karşılığında başka bir dostluk istemek kaydıyla tabii. Bu iki gelişmeye bakıp, Türkiye'nin yeni bir döneme girdiğini söyleyebiliriz. Bu dönem terörün bittiği, Türkiye'nin artık AB üyeliği için yapması gereken reformlara odaklanma fırsatını yakaladığı bir dönem. Burada en dikkat edilmesi gereken konu, terör belasının ne kadar pasif kalacağı meselesidir. Benim naçizane kanaatim 3, bilemedin 4 ay ancak sürer bu sükunet hali. Ondan sonra bahar mevsimi başlıyor ki, soğuğun bitmesiyle birlikte kış uykusundan uyanan Amerika'nın aç karnını doyurmak için ava çıkacağı kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçek. Sam Amca'nın besin kaynağı malum; petrol! İşin özü petrol Petrolden başka onun içini ısıtan bir şey olduğunu tahayyül dahi edemiyorum. Şayet, başka bir şey olsaydı zaten taa Orta Doğu'ya kadar inmezdi. Petrol, ABD'nin olmazsa olmazı. Bu kesin! Bu gerçeği göz ardı etmek demek; Orta Doğu'da yaşananları anlamamak demektir ki, artık kimse böyle bir gaflet içine girmez. Gerçek, güneş gibi ortada duruyor çünkü. Görmemek için başını kuma gömmek lazım. Onun da bu saatten sonra kimseye bir faydası olmaz!.. ABD'nin Basra ve Hazar havzalarını kontrolü altına alma niyetinin ciddiyeti hususunda kimsenin şüphesi yok artık. Bu hayalini gerçekleştirmek için gerekli olan altyapıyı kurdu ve her türlü stratejiyi hazırladı. Onun bir tek endişesi var; o da, bu kontrolü en az 50 sene daha nasıl sürdüreceği. Amerika'dan getirdiği askerlerle yapamıyor bunu. Yapamıyor çünkü, ABD kamuoyu Amerikan askerlerinin evinden uzakta olmasını istemiyor. Haliyle, bir tek yol kalıyor ABD yönetimi için. O bölgenin askerine, o bölgenin petrolünü bekletmek. Çayın taşıyla, çayın kuşunu vurma hali yani!.. Mesela, şöyle bir senaryo olsa, Amerikan yönetimini şıkır şıkır oynatır bu senaryo. ABD Basra Körfezi'ndeki petrolü Türkiye ile yaptığı iş birliği sayesinde kontrol etse. Hazar Havzası'nı da Rusya ile. Bu ikili iş birliği sonucunda ABD ve onun müttefiki olan İngiltere rahat etmez mi? Bence eder. Sadece İngiltere de değil. ABD'ye destek veren Türkiye ve Rusya başta olmak üzere bu ittifak içinde olan her ülke fazlasıyla nemalanır bu iş birliğinden. 21'inci yüzyıl bu devletlerin altın yılı olur; bu kesin. 800-900 milyon, bilemedin 1 milyarlık bir nüfus tabii kaynakları kontrol etmenin getirdiği rüzgarla yelkenini şişirip öne çıkma avantajını yakalar. (ABD:300; Türkiye:75; İngiltere: 60; Rusya: 215; Irak:23; İran:70; Azerbaycan: 8; Türkmenistan: 5 milyon nüfuslu.) Bu sözünü ettiğim ittifak bir senaryo ürünü tabii dediğim gibi fakat, gerçekleşmesi için çalışılmıyor değil. Gerçekleşiverse, ABD müttefikleri müreffeh bir istikbale doğru yelken açarken Avrupa Birliği (AB) dahi çok sıkıntı çeker bu ittifak karşısında. Hatta dağılma noktasına gelir. Son söz: Terör aysbergin üstü. Türkiye'nin buzdağının altını görmesi lazım.