İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis üyesi 75 iş adamı ile Doğu Akdeniz'e yaptığımız 3 günlük inceleme gezisinde nelere şahit olduğumuzu anlatayım da siz de görün Türkiye'nin nasıl bir tenakuzlar ülkesi olduğunu! Gezimizin ilk durağı Kahramanmaraş'tı. Orada bir gün kalıp ardından Osmaniye ve Antakya'ya geçtik. Hemen belirteyim ki, iklim mükemmeldi. Nefis bir havada dolaştık bu üç ili. Dünyanın çok az ülkesinde var bu iklim. Kıymetini bilene, müthiş bir nimet yani. Manavlardaki meyve, sebze bolluğunu ve tabii ucuzluğu söylemeye ise gerek bile duymuyorum. Bunu hepimiz biliyoruz. Ama... bilmediğimiz veya bilmezlikten geldiğimiz bir husus var; o da şu: Bu kadar güzel bir ülkeyi nasıl böyle yaşanmaz hale getiriyoruz!.. Nasıl yapıyoruz, ne ediyoruz da güneşi, suyu, havası, toprağı bu kadar cömert bir ülkeyi üzerinde yaşayana zehir ediyoruz? Bu soruyu laf olsun diye sormuyorum!.. Türkiye'nin meselelerini çözmesi gerekenlerin mutlaka bu soruyu sorması ve çözüme giderken de bu röper noktasından hareketle gitmesi lazım. Kahramanmaraş mesela. Bu şehrin ekonomik potansiyeli, insan dokusu ve iklimi... her bir şeyi dört dörtlük; mükemmel. Giden oradan ayrılmak istemez. O kadar güzel yani. De... orada yaşayanlara sor gel bir de... Esnaf yorgun... Sanayici ise yatırım yaptığına bin pişman... 5084 Sayılı Kanun ile teşvik kapsamında olmasına rağmen hem de!.. Kahramanmaraş'ta tarım, hayvancılık ve tekstil var. Enerji, çimento ve konfeksiyon da var ama tekstilin ana kalemi iplik. Son iki senede gerçekleştirilen yaklaşık 2 milyar dolarlık yatırımın önemli bir kısmı iplik fabrikalarına ait. 84 iplik fabrikasına sahip bu il. Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) Başkanı Mehmet Balduk, son üç ayda döviz kurunda yaşanan aşırı düşüşten dolayı bu fabrikaların bir kısmının kapanma noktasına geldiğini veya işçi çıkardığını söyledi. Takdir sizin Teşvik alan bir ilde iplik fabrikası kapanıyorsa, böyle bir imkanı olmayan illerdeki fabrikaların durumunu varın siz düşünün!.. Size bir örnek daha vereyim de isterseniz ondan sonra kafa yorun işin vahametine!.. Osmaniye de şirin bir il ve teşvik kapsamında. Türkiye'nin ihtiyacı olan yer fıstığının yüzde 50'si bu ilde yetişiyor. Narenciye ve meyve de yetişiyor tabii. Kara, deniz ve demiryolu taşımacılığında önemli bir avantaja sahip ayrıca Osmaniye. Limana uzaklığı 20 kilometre. Demir yolu içinden geçiyor. Orta Doğu ve Asya'ya giden otoban hakeza. O da burnunun dibinden geçiyor. 11 sene önce il olan Osmaniye'nin aldığı teşvikle büyüyebilmesi için yatırımlarını fıstık başta olmak üzere tarıma dayalı sanayide yapması beklenir değil mi? Ama öyle olmamış. Organize Sanayi Bölgesi'nde modern bir tohum fabrikası var ve de çok başarılı ama teşviklerin önemli bir kısmı yine iplik fabrikalarına gitmiş. 16 iplik fabrikası inşa edilmiş Osmaniye Organize Sanayi Bölgesi'nde. Haaa, hemen söyleyeyim ki, bu iplik fabrikalarının şu anki durumu fevkalade iyi. Çok kaliteli iplik üretiyorlar ve üretimlerinin önemli bir kısmını ihraç ediyorlar. Da... ne kadar devam eder bu durum? Kahramanmaraş ile Osmaniye arasındaki mesafe 1 saat 15 dakika. Her ikisi de Doğu Akdeniz ili. Yarın Osmaniye'deki iplik fabrikaları da aynı krizle cebelleşmek gibi bir zorlukla karşılaşırsa, yazık olmaz mı o yatırımlara? İSO Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, "Keşke" dedi. "Türkiye'de bir sanayi envanteri olsaydı da yatırımlar sürdürülebilir sektörlere yapılsaydı." Teşvik, kötü bir şey değil gayet tabii ki ama yerinde kullanılmamışsa şayet, bir işe yaramıyor. Hatta, zarar veriyor ülke ekonomisine!.. Batı da teşvik veriyor sanayicisine. Fakat, gerektiğinde devlet yönlendirici fonksiyonunu ifa edip sınırlama da getiriyor. Ne kadar lazımsa, o kadar yatırım. Türkiye'de neyin olduğu, neye ihtiyaç duyulduğu bilinmiyor ki! El yordamıyla gidiyor sanayici ve bir gün gelip duvara tosladığında da başlıyor sızlanmaya! Antakya ise hepten yürekler acısı. Dünyada bir Antakya daha yok. Tarihi zenginliği, sofra kültürü, ticari birikimi ve çeşitli dinlere yaptığı ev sahipliği nedeniyle hemen herkesin ilgisini çeken bir kent. Fakat, öyle bir karmaşa içinde ki Antakya, bu potansiyelinin hiçbirinden faydalanamıyor bugün. Yazık! Aralık ayında Antakya Havalimanı da faaliyete geçiyor geçmesine ama dediğim gibi hangi turisti, nasıl çekecek bu il?!. Dünyanın ikinci mozaik müzesi bu ilde olmasına rağmen ne tanıtımı var, ne de doğru dürüst bir binası. Ne ben, ne de birlikte gittiğim o 75 iş adamı, gördüklerimize gülecek miyiz, ağlayacak mıyız? Bir türlü karar veremedik!. Takdir sizin ve tabii en önemlisi ülkeyi idare edenlerin!..