Tıbbın turizme katkısı

A -
A +

"Turizm nere, tıp nere" demeyin sakın. Artık, endüstriler o kadar iç içe ki, biri diğerini etkiliyor mutlaka. Olumsuz olduğu gibi olumlu, direkt olduğu gibi endirekt de olabiliyor bu etkileşim. Sağlık turizmi de bunlardan biri. Estetik cerrahi için hastaneye yatan bir İngiliz'i düşünün. Sadece hastane ve doktora ödeme yapmıyor ki. Farzımuhal bu kişi yüzünü gerdirmiş ve dudaklarına silikon koydurtmuş olsun. Ameliyat izinin kaybolması için en az bir hafta 10 gün lazım. Hasta hastaneden çıkar çıkmaz memleketine dönmüyor bu nedenden dolayı. Ayrıca, bu operasyon fark edilmesi istenmeyen bir operasyon. Şişlerin inmesi, izlerin kalkması lazım. İngiliz o 10 günü ister istemez tatil yaparak geçiriyor. Otellere, restoranlara da para bırakıyor yani. Hele bir de, "Yeni tarzıma göre gardırobumu da değiştireyim" demeye görsün; 'o mağaza senin bu mağaza benim' dolaşıyor. Hakeza kongre turizmi. Türk Hematoloji Derneği, Türk hematologların Avrupa'da söz sahibi olmasını istiyor ve planlı hareket ediyor. Bu konuda hedefe ulaşmanın bir yolu da kongre tertiplemek. Dünyanın çeşitli merkezlerinde "Avrupa Hematoloji Kongresi" düzenleniyor ve 5 gün süren bu kongrelere en az 8-10 bin hekim katılıyor. Yaklaşık 50 bin gecelik bir konaklama demektir bu. Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, "Avrupa Kongresi"nin Türkiye'de yapılması için teklif götürdüklerini ancak Lütfi Kırdar Kongre Merkezi büyük organizasyonlara müsait olmadığı için taleplerine olumsuz cevap verildiğini söyledi. Lütfi Kırdar şimdi yeni baştan elden geçirildi ve müsait hale geldi. Hasılı, İstanbul'da kongre yapmaya bir mani kalmadı. Hematoloji Derneği durur mu? Hemen müracaat etti. "Gelin, Avrupa Hematoloji Kongresi'ni İstanbul'da yapalım." En güçlü aday Türkiye şu an. Ön çalışma mahiyetinde bir organizasyon da yaşandı. Türk Hematoloji Derneği, Avrupa Hematoloji Birliği ve Avrupa Hematoloji Okulu ile ortak düzenlediği etüdü Kayseri'de gerçekleştirdi. İştirak edenlerin sayısı beklenenin üstünde oldu. Çok da takdir topladı. Kongre neden olmasın? Gelelim en önemli meseleye. Yeni çıkan kanunla kan toplama, saklama ve dağıtım işi Kızılay'a devredildi. Üniversite ve hastaneler artık kan bağışı kabul edemeyecekler. Dolayısıyla, çok başlılık ortadan kalkıyor ve kan kontrol altına alınmış oluyor. Dünyanın her yerinde kan, bağışlar sayesinde elde ediliyor. Elin ülkesinde bu iş bir sistem dahilinde yapılırken, bizde devşirme usulü yapılıyor. Gelişmiş ülkelerdeki kan bağışlayıcıları, "Ben sağlıklıyım. Uyuşturucu ve alkol kullanmıyorum ve kan bağışlayarak insanlara faydalı olmaktan mutluluk duyuyorum" fikrinden gidiyor ve bu bağışçıların hepsi kayıtlı. İhtiyaç olduğunda bu kişilere müracaat etmek suretiyle temin ediliyor kan. Bizde malum. Kimden alırsan. Şimdi yeni "Kan Kanunu" çıktı. Tek yetkili Kızılay. Uzun vadede doğru ama ya geçiş dönemi? Hemen adapte olunacak bir mesele değil ki, akşamdan sabaha uyum sağlansın! Türk Hematoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, "Uygulama sıkıntıya neden olabilir. Önümüzdeki günlerde düşünce ve tekliflerimizi açıklayacağız" dedi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.