Türklerin Anadolu'da kurduğu ilk üniversite nerede biliyor musunuz? Tokat'ın Niksar ilçesinde. Danişmendlerin kurduğu Yağıbasan Medresesi. 'Yağ' ibaresini görüp de, "Bu adamlar yağ basıyormuş" demeyin, sakın! Yağı, düşman manasına geliyor. 'Düşmana aman vermeyen' yani. Danişmendler, malum; Anadolu'da kurulan ilk Türk devleti. Tıp alanında eğitim veren Yağıbasan Medresesi'nin Astronomi ve Eczacılık fakülteleri ise Tokat'ın merkezinde. Şu anda restorasyonu yapılan medresenin kubbesi bir daire şeklinde açık bırakılmış. Maksat, gök bilimi yapmak. Bu tromplu kubbesinden dolayı, Çukur Medrese diye anılıyor. Tarihî yapılar bununla sınırlı değil tabii. Bedesten, arasta, han, cami, kervansaray, köprü, medrese ve tabii en başta kalesi. Restorasyonu tamamlanmak üzere olan Taşhan mesela; görenleri kendine hayran bırakıyor bu eser. Kesme taş ve tuğladan yapılan, iki katlı hanın 112 odası bulunuyor. Tokat Valisi Erdoğan Gürbüz, Taşhan'ın restorasyonu tamamlanır tamamlanmaz, yöre el sanatları satışı yapan esnafa kiraya verileceğini söyledi. Tokat'ın önemli kültür merkezlerinden birisi de Mevlevihane. 1400'lü yıllarda inşa edilen Tokat Mevlevihanesi'nin etrafında bir de 32 hanelik Mevlevihane Mahallesi var. Konu mahalle olunca, Tokat ev ve sokaklarından bahsetmeden geçmek olmaz. Genellikle iki katlı olan konakların içi kelimenin tam anlamıyla muhteşem. Ahşap oyma ve kalem işi süsleme sanatının zirve yaptığı bu şaheserler insanı ferahlandırıyor. O günün insanının hayat standardını ve kültürünü gösteren birer canlı örnek her birisi de. Taş evler var ayrıca. Birbirine yaslanmış vaziyette uzayıp giden ve dayanışma içinde yaşayan insanların ruh halini yansıtan bu evler, inceden inceye akıp giden sokakların iki yanını süslüyor sıra sıra. Ahşabın taş ile uyumunu seyretmek için gitmek lazım oralara. Hele binaların bir tavan süslemesi var ki, hayran olmamak mümkün değil. Hangi sanatçı yapmışsa yapmış ama her birisi işini iyi biliyormuş. Fırçayla falan değil, kalemle yapılan bu süslemelerin her birisi incelik ve duygu istiyor çünkü. Emsalsiz eserler Tokat'ın diğer el sanatları da muazzam bir zenginliğe sahip. Yazmacılık başta olmak üzere bakır işi, küpçülük, dericilik, saraçlık, urgancılık çok ileri gitmiş vakti zamanında bu şehirde. Halı, kilim, çarşaf dokumacılığı ve çorap da öyle. Hem sıhhî, hem de fonksiyonel. Üzerindeki desen ve oyalar bu eserlerin hangi yüksek ruh hali içinde yapıldığını anlatıyor zaten insana. Pazar ilçesindeki Ballıca Mağarası dünyanın sekizinci harikası olarak biliniyor. Yaz kış içerideki sıcaklığı 18-19 derece olan bu mağaranın 680 metre boyu, 94 metre de yüksekliği bulunuyor. Her katı ayrı bir güzellik. Her bir merdiven basamağı ayrı bir ufuk açıyor insana. Mağara içindeki sarkıt, dikit ve sütunlar görenlerin aklını başından alıyor. Tokat'ın tarihi zenginliği 5 bin yıl öncesine gidiyor. Hitit çivi yazısıyla yazılmış taş tabletlerin bir kısmı Tokat Müzesi'nde muhafaza ediliyor ama kazı yapılsa, bu bölgede daha birçok eserin ortaya çıkacağı kesin. Sulusaray ilçesindeki antik kentin tarihi ise taa Tunç Çağına kadar uzanıyor. Tokat'ın yaylaları da var tabii. Topçam, Selemen, Akbelen, Batmantaş, Çamiçi, Dumanlı Yaylası bunlardan bazıları. Zinav ve Kaz Gölü ise ayrı bir mesire yeri. Orman, su ve temiz hava. Yorgun şehirlinin dinleneceği yerler buralar. Tokat'ın Amasya ve Sivas'la ortak bir turizm projesi var. Amasya ve Sivas da tıpkı Tokat gibi tarihî zenginliği olan kentler. Sivas, zaten buram buram tarih kokuyor. Amasya da öyle. Antik Çağdan öyle muazzam yapılar kalmış ki geriye, eşi emsali yok. Kral Mezarı ve Kızlar Sarayı mesela. Kayalara oyulmuş bu mezardan 25 tane var bölgede. Şehrin içinde çayını yudumlarken bile seyretmek mümkün bu ihtişamı. Tokat Valisi Erdoğan Gürbüz söyledi: Tokat Havaalanı birkaç aya kadar faaliyete geçiyormuş. Tavsiye ederim. Tokat'a gidin ve görün o güzel şehri.