Vatandaşın kaçak bina dikmesi suçtu madem, devlet niye Alibeyköy'e 3 okul yaptı?' Sel felaketinin hemen ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş dere yatağındaki binaları istimlak edeceğini gündeme getirdi ya, o günden beri yazılıp çizilenlere bakıyorum; hepsi aynı: 'O üç okul neden yapıldı?' Halkın sesi olacağım derken; borazanlık yapmayalım!.. Maksat gecekonduyu önlemek mi, yoksa bağcıyı dövmek mi? Tamam, halkın avukatlığı görevi biz medya leşkerlerine ait. İcraat yapanlara verip veriştirmek hakkımız bizim ama bunun da bir mantığının olması lazım değil mi? Hep abalıya vurmak olmaz ki! Sonra, avukatın içine sinmeyen davayı kabul etmemek gibi bir hakkı da var. Neden hiç kullanmıyoruz bu hakkımızı? Türkiye'de gecekondu meselesi bugüne mahsus bir şey değil bir kere. Aha İstanbul. 40 senedir sürüp gidiyor bu felaket. Sonuç ortada. 700 bin gecekondu. Yöneticiler suçlu, hem de yüzde 100 suçlu. Kesinkes doğru bu. Fakat, belediyecilere suç ortaklığı yapıp gecekondu dikenlerin hiç mi suçu yok? İki suç ortağından birine arka çıkmak öbürünü cesaretlendirmek değil de nedir? Bizim medya olarak yanlışımız burada. Bir tarafta 'gecekondu önlensin' diyor-muş gibi görünüyor, diğer tarafta da gecekondu yapan ve yaptırana arka çıkıyoruz. Bunun adına 'çifte standart' denir. Kadir Topbaş, kimsenin yapmadığını yapıp elini taşın altına soktu. Alibeyköy başta olmak üzere dere yatağındaki 500 bina için istimlak işlemi başlattı. Hepimiz istemiyor muyuz gecekondudan kurtulmayı? Öyleyse, bırakın yapsın! Yoo, olmaz! 'Neden yapıldı o üç okul?' Topbaş'ın tapulu olanların cari değerlerinin mutaka korunacağı sözüne kimsenin dediği bir şey yok aslında. İtirazlar, tapusu olmayan kaçak binalara. Topbaş, bu binaların sadece enkaz bedellerinin ödeneceğini bildirdi çünkü! Tabii ki öyle olması lazım. Gecekonducuyu caydıracak olan tek müeyyide bu. Bu müeyyide olmadan başarı sağlamak mümkün değil. Evleri istimlak ederken bina bedellerini düşük gösterip ucuza kapatmaya tevessül edecek olursa gayet tabii ki dikilelim Topbaş'ın karşısına ama sudan sebeplerle de engel olmayalım ona. Daha iyi bir dünya sunmaya hazır olmadan birinin dünyasını değiştirmenin anlamı yok. Topbaş'ın sunacağı dünya ne, onu da soralım tabii. Ancak, bunu yaparken; hiçbir kurtuluşun, risk almadan mümkün olmayacağını da hatırdan çıkarmayalım. Ayrıca, Türkiye'de bireyin haklarını öne çıkaran bir hukuk sistemine geçildiğini de unutmamak lazım. İstimlak mevzuunda da geçerli bu. Gecekondu meselesi Türkiye'nin en önemli meselesi. AB'nin eşiğine adım attığımız şu dönemde bari kurtulalım bu ayıptan. İstanbul'un esas meselesi zaten sel felaketine maruz kalan 500 ev değil. Geriye depreme dayanıksız daha 700 bin ev kalıyor ki, esas mesele o. Buzdağının görünen kısmıyla bu kadar vakit kaybedersek; esas deprem mevzuu ortada kalacak; ben ondan korkuyorum. MI ACABA?!. Polise altın kaplama tabanca yasağı getirilmiş... Tabancamun sapinu gülle donatacağum!.. *** Ecevit, emekli olur olmaz hiç kullanmadığı bilgisayarı kullanmaya başlamış... Kapısını çalan kalmadı ya, bari onu 'tık'lasın! *** Şimdiye kadar 1 milyar dolar harcanan Bolu Tüneli henüz bitmemiş... Nemalananlar çok olunca bitmez tabii! *** Antidepresan ilaçlardan yılda 500 İngiliz ölüyormuş... Bizde de günde bir o kadar kişi depresyondan ölüyor! *** Hilvan'da sigara içen iki koyun ceza ödüyormuş... Hilvan'ı tanımıyorum abi?