Turizm çeşitlemesi

A -
A +

Türkiye "kum-deniz-güneş" turizminde geleceği yere geldi. Bundan sonrası "fiyat artışı" ki, onu da yapıyor. Kimi müşteri profilini gözden geçirmeye başladı; kimi gastronomiye önem veriyor. Kimi de çocuklu ailelere hitap eden konsept değişikliğine gidiyor. Turizm sektörü geçen sene 32 milyon turist ağırladı ve bunun karşılığında 24 milyar dolar gelir elde etti. Ortalama 700 dolar. Evet, 700 dolar yetmiyor ve sektör bunu arttırmanın çarelerini arıyor. Arttıracaklar da, ama taş çatlasa 900 dolar olur bu; bilemedin bin dolar! Kongre ve sağlık turizmi öyle değil ama. Geliri fazla. Kongre için gelen her bir turist ortalama 4 bin, tedavi maksadıyla gelen ise 7 bin dolar bırakıyor. Golf ve futbol kampı da öyle. Hemen belirteyim ki, Türkiye bu çeşitlemenin hemen hepsini yapıyor. 2012 yılında sektörün kongre turizminden elde ettiği gelir 4 milyar doları geçti. Sağlık turizminde ise 1 milyar doları. Fakat bunlar yetmez. Dünya turizm pastası 600 milyar doları buldu. Bunun 170 milyar doları kongre, 100 milyar doları ise tedavi maksadıyla harcanıyor. 2020 yılında sağlık turizminin 350 milyar dolarlık bir hacme ulaşacağı tahmin ediliyor. Türkiye bugün yüzde 1 olan payını yüzde 3'e, 5'e çıkarabilir mi acaba? O potansiyel var; neden çıkarmasın? Yeter ki akıllı planlamalar yapılsın. Türk turizmi 30 senede 24 milyar dolar gelir sağlar bir duruma geldi. Son 10 senede gerçekleştirilen reformlar sayesinde sağlık sektörü de ciddi aşama kaydetti. Hastane ve yatak sayısı çoğaldığı gibi sağlık personeli de arttı. Ve tabii dünya çapında başarı gösteren hekimler de yetişti. Her türlü tedavi ve cerrahi müdahale yapılabiliyor artık. Bu kadar imkân varken, pastadan alınan pay neden artmasın? Malatya İnönü Üniversitesi'nde her gün 2-3 karaciğer nakli yapılıyor. Antalya Akdeniz Üniversitesi'nin organ nakli konusunda gösterdiği başarı dünyanın takdirini topladı. Samsun'daki üniversite ve özel hastaneler bölgenin sağlık merkezi oldu. Hakeza İstanbul. İstanbul her türlü sağlık hizmetinde nam saldı. Geçen sene Türkiye'ye sadece saç ektirmek için gelen turist sayısı 16 bin. Bir de termal turizmi var. Almanya ve Japonya başta olmak üzere birçok ülke, kaplıcayı sağlığın vazgeçilmezi kabul ediyor ve doktorlar kaplıca için vizite yazıyor. Türkiye'ye de gönderiyorlar hastalarını. 2013 yılında kaplıca için Türkiye'ye gelen turist sayısı 617 bini buldu. Sağlık turizminin bir diğer potansiyeli de yaşlı evi hizmeti. Ki, o da önemli bir gelir kapısı. Malum Avrupa nüfusu yaşlandı. 65-70 yaşında bir İngiliz karı-kocayı düşünün. İkisi de emekli olsun. Ellerine geçen 2 bin-2 bin 500 paund onların İngiltere'de rahat yaşamaları için yeterli bir gelir değil belki. Ama Türkiye'de krallar gibi yaşamaları mümkün. Ver hizmeti, al parayı. Ekonomi Bakanlığı'nın sağlık ve eğitim sektörünü teşvik kapsamına alması çok isabetli oldu. Bu sektörlere verilen teşvik misliyle geri döner çünkü. Son söz: Türkiye'de verilen sağlık hizmetlerinin Batı'dan eksiği yok, fazlası var. Teknolojinin her türlüsü de kullanılıyor. Ayrıca, fiyatlar çok daha makul. Doğu'ya göre ise mukayese edilmeyecek kadar kaliteli. Bu avantajın fırsata dönüştürülmesi lazım.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.