Turizm patladı. Ülkemize kum gibi turist yağıyor. Antalya'ya günde 350 ila 400 civarında uçak iniyor. Beş ayda Türkiye'ye gelen turist sayısı 4 milyon 380. Bunun 1 milyon180 bini sadece Mayıs ayına ait. Geçen seneye göre yüzde 53'lük bir artış var. Antalya'ya havayoluyla gelen turist sayısı bir milyon 358 bin. Geçen sene bu rakam 712 bin 804 idi. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 99'luk bir artış. '16 milyon turist' hedefi bu sene rahat aşılacağa benziyor. Alman turist birinci sırada. İkinci sırada ise Hollandalılar geliyor. Rus turist akını da giderek artıyor. Antalya'ya son yılda gelen İranlı sayısında da dikkat çekici bir artış yaşanıyor; 20 bin. Bu sene turist sayısında yüzde 50'nin üzerinde bir artış bekleniyor. Tabii, döviz girişi de artıyor. Bütün bunlar elbette ki güzel gelişmeler. Olayın ekonomik boyutu çok önemli. Hazine'ye döviz giriyor bir kere, tur operatörleri kazanıyor, animasyon yapan sanatçılar bol ücret alıyor, masörler de öyle. De, tesis sahibi para kazanıyor mu? Yani, esas eli taşın altındaki gerçek yatırımcının durumu da böyle mi acaba? Türkiye'de son beş senedir turistik tesis sahibi işletmeler maalesef para kazanamadı. Yeni yatırım yapması lazım, tesisini yenilemesi gerekiyor ama bunların hiçbirini yapamıyor. Para kazanmadı ki yapsın!.. 3-4 yıldızlı oteller günlüğü 20-25 euro'ya konaklama imkanı sunuyorlar. 5 yıldızlılarda ise 40 ila 150 euro arası bu konaklama bedeli. Yunanistan'daki tatil beldeleri ise Antalya'ya göre yüzde 40 daha pahalı. Düşük fiyat Antalya'yı çekim merkezi yaptı! Bu durum geçmiş senelerde işe yaramadı değil, yaradı. Boş kalmak ve personeline yol vermek durumuyla yüz yüze gelen oteller, ucuz fiyatla hiç olmazsa müşteri çekti ve böylece tesisini faal tutmayı başardı. Fakat, terör tehlikesinin kalkmasına rağmen fiyatlar hâlâ eski seviyesinde. Bir türlü çıkmıyor! Naçar kalan Türk turizmcisi bu arada seneler önce başlatılan başka bir uygulamaya daha girdi. Girdiğine bin pişman ama bu saatten sonra çıkması da mümkün değil. Freestyle: 'Her şey dahil' paketlerde 3 öğün yemek yetmiyormuş gibi limitsiz içki de veriyor. Spor, aktivite, eğlence de buna dahil. Turist, kepçeyi eline alıp kazanın başına otursa ve çatlayıncaya kadar yese; kimsenin ona bir şey demesi mümkün değil. Freestyle böyle bir sistem işte. Pahalı oteller hadi diyelim ki, bu harcamaları karşılayabiliyorlar. Ya, 20-25 dolara yatak satan oteller ne yapsın? No Freestyle! dese olmuyor. Her şey dahil'e devam dese hiç olmuyor. İki ara bir derede kalma hali yani. Ayrıca, ucuz otellerde bu imkanı bulan müşteri, otelden dışarı adım atmıyor ve dolayısıyla turist bekleyen bölge esnafı sinek avlıyor. Hükümetin arsa tahsisi kararı, sektör için olumlu bir politika oldu. Ancak, destinasyon faktörünün mutlaka göz önünde bulundurulması gerekiyor. Ayrıca, sektörün mahalli idarelerle birlikte çalışmasını sağlayacak reformların da geciktirilmeden yapılması lazım. Sektöre verilecek en büyük teşvik belki de destinasyondur çünkü. Kâr oranları çok düşük olan otellerin KDV indirimi ile teşvik edilmesi de bir yol ama Maliye şimdilik bu uygulamaya pek sıcak bakmıyor. MI ACABA?!. Satın alma gücüne göre dört Türk bir AB'li ediyormuş... Bir Türk cihana bedel, biz onu bilir onu söyleriz! *** Bush, Erdoğan'a neden Topkapı Sarayı'nı kullanmadığını sormuş... Değil makam, sözünü etmenin bile suç olduğunu bilmiyor galiba?