İstanbul'da yaşanan hayatın güzelliğini anlatacak kelime var mı acaba? Sonbaharı bile başlı başına bir roman konusu! Taaa ocak ayına kadar uzayan o muhteşem mevsime kaptırdık gidiyoruz kendimizi. De... hâlâ yazı yaşayan yerler de var! Türkiye'nin özelliği bu işte. Adana, Mersin ve Antalya mesela. Akdeniz yani. Yerinde görmesem inanmazdım. Geçen hafta sonunu Antalya Belek'te geçirdim. Utanmasam palto alıp gidecektim; uzun kollu gömlek bile fazla geldi orada bana. Pırıl pırıl güneş, ılık deniz ve parlak bir gökyüzü. Denize girmek isteyen denize giriyor. Güneşlenmek isteyen güneşleniyor. Ben de yaptım aynı şeyleri. Hem de Antalya'nın en iddialı ve en yeni otelinde. Ve hemen söyleyeyim ki, Calista Luxury Resort aynı zamanda Türkiye'nin en pahalı oteli. Bölgede birçok otel ortalama 40 dolara yatak satarken 499 YTL fiyatla müşteri kabul etmek her babayiğidin harcı değil haaa onu da söyleyeyim. "Ben yaptım oldu" demenin mümkünatı yok. Birçok farklılığının olması gerekir ki, o parayı verip gelmeye değsin. Calista, Özdoğan Grup'a ait bir otel. 1994'teki arsa tahsisi ile başlayan inşaatın açılışı 19 Mayıs 2007 tarihinde gerçekleşmiş. Çok yeni yani. Otelin mimari projesi dünyaca ünlü Alman GMP firmasına ait. Burada bir parantez açıp mimar ile yatırımcı arasındaki kavgaya temas etmek istiyorum. Çok enteresan çünkü. Mimar çevreyi inceledikten sonra tabiî şartları da dikkate alıp bir tasarım hazırlar ve ardından da projeye döker bu düşüncelerini. Buraya kadar her şey normal gelişir aslında ama iş uygulamaya geldi mi, o proje birdenbire tepetaklak olur. Yatırımcı firma, adı üstünde; yatırımcı. Para kazanmayı düşünür o. Oradan 100 metre, buradan bir ofis yeri kazanayım, derken işi mimardan projeyi tadil etmesini istemeye kadar götürür. Birçok mimar dostum var. Onlardan çok işittim bunu. Mimarla yatırımcı firma arasına kara kedinin girmesine neden olur bu talep. Bazen akdin feshiyle bile sonuçlanabilir!.. Mimarlık harikası Özdoğan Grup ile GMP arasında yaşanmamış ama bu problemlerin hiçbirisi. Özdoğan Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ali Özdoğan, "Mimari projeye yüzde 98 sadık kaldıklarını" söyledi. Ki, büyük bir başarı bu. Otel blokları arasında tek katlı olan da var. 3-5 hatta 10 katlı olanı da. Fakat, en dikkat çekici tarafı bu blokların tabiî dokuyu hiç bozmamış olması. Blokların hepsi daire şeklinde. Manzaradan ve tabii güzelliklerden ne kadar istifade edebilirse, o kadar etmiş. Projenin ana mantığı bu. Sanki, sahile uzaydan gelen uçan daireler inmiş. Yumuşak çizgilerle öyle hoş bir uyum sağlanmış ki binalar ile tabiat arasında; insanın göz zevkini bozan tek bir şey dahi yok. Tam bir mimarlık harikası yani. Otel inşaatı bu. Binaların estetiğiyle her şey tamam olmuş olmuyor ki. İç dekorasyon var bir de. O cam ve çelikten meydana gelen kuru binayı ısıtacak olan dekorasyon. Düzgün bir dekorasyon seçmedin mi, yandın. İç dekorasyonu yine dünyaca ünlü İngiliz Solano firması üslenmiş. Özdoğan Grup da hiçbir maliyetten kaçınmayınca, ortaya mükemmel bir uyum çıkmış. İnsana, evini aratmayan bir sıcaklığı var otelin. Hemen söyleyeyim ki, peyzajı da çok iyi. Tabiî güzellikleri korumaktan tutun da aydınlatmaya kadar her şey muntazam. İnsanın içini açan, dinlendiren türden hepsi de. Eee, bitti mi? Otel bu. Biter mi hiç? Hizmet sektörünün zirve yapması gereken yer burası. Yapsın ki, gelen misafir rahat etsin. Calista'nın belki de en belirgin farkı burası işte. Çalışanları çok eğitimli bir kere. Aşçısı, garsonu, lobi görevlisi ve hatta oda hizmetlisi. Calista Genel Müdürü Ali Kızıldağ, insan kaynaklarına çok önem verdiklerini söyledi. Bariz bir şekilde belli oluyor bu. Hani, hizmet vereyim diye insanı gölge gibi takip eden görevliler vardır. Mevcudiyetleri sıkar insanı bir yerden sonra. Ensesinde onun nefesini hissetmeyi kim ister? Calista'da öyle değil. Çevrenizde kimse yok ama ihtiyaç duyduğunuzda hemen geliveriyorlar. Güler yüzlü ve sıcak hem de. Bir özellikleri daha var ki, pek beğendim. Bir şey talep ettiğiniz zaman sizi o işi yapana yönlendirmiyorlar. Kimse o kişi, bulup size getiriyorlar ve problemi anında çözüyorlar. Eh, böyle bir otel pahalı olur tabii. Verdiğin paranın karşılığı, hizmet olarak sana dönüyorsa, orada bir pahalılık yoktur zaten. Ayrıca, bu uygulama Türkiye'nin içinde bulunduğu ve bir türlü çıkamadığı "ucuz otel" mevhumunu da kırmış oluyor. Bu da sektör için iyi bir gelişme tabii. Diğer oteller gibi Calista'da da "her şey dahil" yöntemi uygulanıyor ama buradaki çok farklı. Her ülkenin mutfağı var bir kere. Ayrıca, yemeklerin hepsi birinci kalite. Ne yersen ye, her şeyin en kalitelisini yiyorsun.