Yeşim Tekstil, akıllı kumaş üretmeye başladı. GAP firması için üretilen bu kumaşın en büyük özelliği leke ve su tutmaması. Yeşim Tekstil, dünyadaki dört üreticiden biri. Kocaman bir aferin onlara... Metro Cash&Carry de yeni bir gömlek sürdü piyasaya. Bu ürün ise ütü istemiyor. Bu arada Has Tekstil de bir hamle yapıp üç yıldır üzerinde çalıştığı su ve leke tutmayan pantolonları piyasaya sürdü. Bravo vallahi... Bu ürünlerin hepsi yüzde 100 pamuk ve tabiî elyaftan üretiliyor ama farkı özel işlemden geçmesi. Modayı, çok yalın bir ifedeyle, 'İnsanların giyim ihtiyacını zevkle bütünleştiren ve giyen kişiye özgüven sağlayan sektör' diye tarif etmek mümkün. Fakat, zevk unsuru öyle izafi bir kavram ki, toplumlara ve kişilere göre değişiyor. Nitekim moda şimdi giysinin kişiye sağladığı rahatlığa endekslendi. O şık, ışıltılı elbiselerin yerini şimdi daha sade ama sağlıklı giysiler alıyor. Mesela Amerikalı. Öyle sade giyiniyorlar ki, birisi New York caddelerinde göz kamaştırıcı bir elbiseyle görünse; onun ya Türk ya da İtalyan olduğu hemen anlaşılır. İlgi de görmüyor, haa. Onu da söyleyeyim. Herkesin bir tişört, bir kot giyip dolaştığı bir ortamda ne ilgisi olacak ki? Ünlü Moda Tasarımcısı Isaac Mizrahi, 'Bir şeyi sevdiğiniz için alın, hayatınızı değiştireceğini düşündüğünüz için değil' diyor. Mizrahi, insanların bundan sonra gerçekten rahat şeyleri tercih edeceğini söylemekle kalmıyor, kravatın bile tarih olacağını iddia ediyor. Yöneticilerin dahi tıpkı çalışan insanlar gibi sadece temizliğe önem vereceğini ve ciddi elbiseleri onların da terk edeceğinin altını çizen Mizrahi, renklerin azalacağını da söylüyor, üstüne basa basa. Elbiselerin üzerinde bundan sonra artık o kıyafetin ultraviyole ışınlarını emdiğini gösteren etiketler taşıyacağına dikkat çekmeyi de unutmuyor tabiî ünlü modacı. Etiketlerde daha fazla bilimsel bilgi görülmeye başladı zaten. Artık, cilde iyi gelen ve vücudu doğru sıcaklıkta tutan giysilerin tercih edildiği bir dönemin içindeyiz. Ofisine kapanan bir moda tasarımcısı, oturduğu yerde moda çiziyor ve istediği ülkede buna göre üretim yaptırıyor. Fasoncu firma 10 kazanıyor, tasarımcı 100. Paris artık moda merkezi olmaktan çıktı, moda gösteri merkezi oldu. Bu boşluğu, üretim üssü olup da bir türlü moda merkezi olamayan İstanbul neden doldurmasın? Çok kaliteli üretim yapmasına rağmen bir türlü fasonculuktan kurtulamayan Türk tekstilcisinin bu kabuğu kırması artık şart oldu. Fasonculuktan çıkıp modacılığa ve dolayısıyla katma değeri çok daha yüksek gelire kavuşmak için önüne çıkan bu altın fırsatı iyi değerlendirmesi lazım. Türk tekstilcisinin bunu başarması hiç de zor değil aslında. Yeter ki, refah seviyesi yüksek toplum fertlerinin biraz şakacı, biraz kendini ifade eden ve mutlaka antibakteriyel elbiselere yöneldiğini bilsin ve bu yeni trendi yakalayıp sağlıklı giysiler üretsin. MI ACABA?!. Kemal Derviş, liderlik iddiası olmadığını söylemiş... İddiasız siyaset ne demek oluyor acaba? *** Cumhurbaşkanı Sezer'in suskunluğu merak konusu olmuş... Konuşmasına ne gerek var ki, duruşu yeter! *** Kişi başına düşen borç miktarı 4 bin 113 dolara çıkmış... 'Borç yiğidin kamçısı' diyenler utansın! *** Her dört kişiden biri parti değiştiriyormuş... Bu kadar parti değişikliğinin içinde hiç bile! *** İpotek kredisiyle 20 yıl vadeli ev alma imkanı geliyormuş... İpotek sadece evle mi sınırlı acaba?