Dünya ekonomisi eski büyüme hızını kaybetti. Para bolluğu azalıyor. Faiz oranlarının artma ihtimali kuvvetli. Türkiye ne yapsın da büyüsün?
2007 yılının ortalarında ABD'de Mortgage Krizi patlak verdi ve dünya ekonomileri felç oldu. Fakat bu krizden en az zararla Amerika çıktı!
G-8 ülkeleri bir araya geldi ve gelişmekte olan ülkelere kredi verme kararı aldılar. G-20 ülkelerine verilecek olan bu kredilerin kaynağı da belli oldu. ABD Merkez Bankası FED her ay 85 milyar dolarlık tahvil satın alacaktı. FED 2008'de tahvil alımını başlattı. Gelişmekte olan ülkeler tahvil çıkardı ve FED'e uzun vadeyle sattı. Vade uzun, faizler düşüktü ve FED bu tahvilleri karşılıksız bastığı dolarlarla satın aldı. Doların karşılıksız olduğunu dünya âlem biliyordu ama piyasada para bollaştığı için kimse buna itiraz etmedi.
Amerika 2013 yılı sonunda işsizlik oranını yüzde 6.5'in altına, enflasyonu da yüzde ikilere çektiğini görünce; "Tahvil alımlarını azaltacağım" dedi. FED böyle bir karar aldı ya, dünya sallandı. Bütün ülkeler "Azaltma" diye yalvar yakar oldu. FED önce 5, sonra 10 milyar dolar şeklinde peyderpey azalttı aylık tahvil alımlarını. Dünya piyasaları çalkalandı tabii. Ülkeler FED toplantılarını izlemeye ve alacağı kararlara göre yapılan spekülasyonlarla ha bire sallandı. FED şimdi tahvil alımını durdurdu. Ki, bugüne kadar satın aldığı tahvil miktarı 3.9 trilyon doları buldu.
FED şimdi de "Faiz oranlarını arttıracağım" diyor ve dünya hop oturup hop kalkıyor. FED'in açıklama yapacağı günün tahmini bile ülkelerin yüreğini ağzına getirmeye yetiyor. Bu arada ABD kaya gazı üretimini arttırdı ve petrol ithal etmekten vazgeçti. Kaya gazı neredeyse petrolün üçte bir fiyatına elde ediliyor; onu da söyleyeyim.
ABD ekonomisi istikrara kavuştu ve artık yüzde 3'lük bir büyüme oranı yakaladı. Tuzu kuru yani.
Gelelim AB'ye. Avrupa ülkeleri henüz toparlanamadı. Japonya da öyle. Hem AB, hem Japonya ABD'nin daha önce uyguladığı parasal genişleme politikasını uygulamaya başladı ve Euro'nun değeri düştü. ABD Doları değer kazanıyor halbuki.
Rusya ekonomisi resesyonda. Durgunluğa girdi yani ve kısa sürede çıkması beklenmiyor. Orta Doğu ve Kuzey Afrika zaten toz duman.
Çin eskiden çılgın bir büyüme içindeydi ve yüzde 10 büyüyordu. Şimdi kontrollü bir büyüme istiyor ve ortalama yüzde 6-7 büyümeyi düşünüyor. Dış borçlar tehdit olmaya başladı çünkü.
Yabancı yatırımcılar için en cazip ülke Hindistan şimdi.
Geçen hafta TÜSİAD ve Dünya Bankası'nın birlikte gerçekleştirdiği bir toplantı yapıldı. 2015 yılında global ekonomi beklentileri paylaşıldı. Raporda özetle; petrol ve metal başta olmak üzere birçok emtia fiyatlarının ve faizlerin artmayacağına, dünya ekonomisinin ortalama yüzde 3 büyüyeceğine ve dünyada talep azlığı yaşanacağına dikkat çekiliyor.
Türkiye'nin ise yüzde 3.5 büyüme gerçekleştirebileceğine ve enflasyonun yüzde 6.2 olacağına vurgu yapılıyor. Teknolojik ürün ihracatının artması için Ar-Ge ve inovatif düşüncenin desteklenmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Bir de tabii yolsuzlukla mücadelenin.
Ayrıca raporda Türkiye'nin son 10 senede uyguladığı sıkı para politikaları sayesinde başarılı sonuçlar aldığı ifade ediliyor fakat makro tedbirlerin yeterli olmayacağı belirtiliyor. Mikro reformların vakit geçirilmeden hayata geçirilmesi tavsiye ediliyor.