Türkiye bu hıza yetişebilir mi?

A -
A +

KalDer'in bu sene on beşincisini gerçekleştirdiği "Kalite Kongresi" dün sona erdi. Kongre bu sene de müthişti. Estirilen beyin fırtınaların hemen hepsi, iştirakçilerin beyninde taze çiçeklerin açmasına vesile olacak cinstendi. "Birinci Sınıf Rekabetçiler" kitabının yazarı Lozan Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Stephane Garelli mesela. Öyle nokta atışları yaptı, öyle damardan girdi ki, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nın büyük salonunu lebalep dolduran dinleyicilerin bilgi dağarcına yepyeni vizyonlar soktu. Bugün binlerce, hatta milyonlarca tarifi yapılan "rekabet" mevhumunun 1985 senesinde henüz adının bile anılmadığına dikkat çeken Garelli, "O senelerde dünyanın rekabet etmeye ihtiyacı yoktu zaten" diyerek; şu açıklamayı yaptı: "O tarihlerde hem dünyanın nüfusu azdı, hem de dünya nüfusunun neredeyse yarısını meydana getiren Amerika, Avrupa, Japonya gibi ülkeler üretirken, diğer yarısı iş yapmadan yatıyordu. Onlar komünistti çünkü!" Şimdi öyle mi ya? Dünya nüfusu son 20 yılda hızlı bir artış gösterdi ve gelip 6 milyar 300 milyon rakamına dayandı. Her sene 1 milyar insan daha ekleniyor bu nüfusa ve 2050 senesine gelindiğinde sadece Asya kıtasında 5 milyar 300 milyon insan yaşayacağı tahmin ediliyor! Eskiden nüfusu 10 milyonu geçen bir tek New York şehri vardı; bugün 21 şehrin nüfusu 10 milyonun üzerinde. Şankay'da bile 2 bin 900 gökdelen var artık! Bu gelişimin en enteresan tarafı üretmeyenin kalmamış olması! Herkes, her ülke üretiyor. Bu hareketlilik beraberinde gayet tabii ki değişim ve rekabeti getirdi ister istemez. Bundan sonra bilhassa rekabetin dozu daha da artacak ve tabiri caizse insanlar insanları, ülkeler ülkeleri yiyecek! "Altta kalanın canı çıksın" kuralı en acımasız bir şekilde uygulanacak yani. Çin ekonomisi her sene yüzde 10 büyüyor. Hindistan'da yüzde 9, Singapur'da yüzde 7, Rusya'da yüzde 8 bu oran. Avrupa'da ise yüzde 3. Hepsinin yıldızı parlıyor. ABD öyle değil ama! 1980'li yıllara kadar üreten, pazarlayan, her ticari aktiviteye imzasını atıp hızla büyüyen ve haklı olarak dünyanın en rekabetçi ve güçlü ekonomisi konumuna gelen ABD bugün dünyanın en borçlu ülkesi. Ayrıca, en fazla cari açık veren ülke yine ABD; dış borcu her gün 2.1 milyar dolar artıyor. Günün en önemli sorusu şu: ABD ekonomisi yine eskisi gibi büyümeye devam edecek mi? Bu sorunun cevabını herkes kendisine göre veriyor tabii de bu dev ekonominin inişe geçtiği herkesin malumu!.. Çare ne? Peki, ne olacak şimdi? Bugün Çin'in 1 trilyon dolar döviz rezervi var ve bunun hemen hepsi dolar cinsi. Bu paranın 320 milyar dolarlık kısmı sadece ABD tahviline yatmış vaziyette ki, varın siz düşünün Çin'in ABD ekonomisini nasıl beslediğini!.. Gelişmekte olan ülkeler geçmiş dönemlerde kalkınmış ülkelerden gayrimenkul satın alıyor ve paralarının geri kalan kısmını o ülkenin tahviline bağlıyorlardı. Maymun gözünü açtı; şimdi şirket satın alıyorlar. Çinliler ABD'de olduğu gibi başta Afrika olmak üzere birçok ülkeden fabrika satın alıyor. Tabii kaynakları var ve ucuz çünkü. Bu da Çin, Japonya, Almanya ve Kore gibi tasarruf yapan ülkelerin paralarını ABD tahvil ve hisse senedinde değil de yatırımda kullanacaklarını gösteriyor. Bir diğer gelişme de Asya ülkelerinde yaşanan ekonomik büyümenin sonucu, 500 milyon insanın fakirlikten kurtulup orta sınıfa geçmesi ve bu insanların buzdolabından çamaşır makinesine, televizyondan ütüye kadar çok çeşitli eşyaya ihtiyaç duyar hale gelmesi. Stephane Garelli, konuşmasını Robert Kennedy'nin bir sözüyle bitirdi. "Bazı insanlar vardır objeleri olduğu gibi görür ve 'neden?' diye sorar. Bazıları ise hayal eder ve sonra da 'neden olmasın?' diye o hayallerinin peşinde gider." Dünya hızlı bir değişim yaşarken, kırılganlıklar ve piyasa riskleri artarken Türkiye kendisine doğru pozisyon alabilirse geleceği çok parlak olacaktır hiç şüphesiz. 3.5-4 milyar insanın yaşadığı büyük bir pazarın tam orta yerinde duruyor çünkü.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.