Emekli Vali Hüsnü Tuğlu'yla konuşuyorduk geçenlerde. Sohbetin bir yerinde, "Ben" dedi. "Vali olarak 4 cumhurbaşkanı, 16 başbakan, 400 bakan ve 30 içişleri bakanı ile çalıştım!" Vahameti düşünebiliyor musunuz? Bir vali, 42 senelik meslek hayatında 30 içişleri bakanı ile çalışmış!.. Hüsnü Tuğlu'nun bu sözleri salt kendisini bağlamıyor aslında. 50 yaş üstü her Türk vatandaşının yaşadığı bir gerçek bu. İstikrarsızlığın bundan daha çarpıcı bir fotoğrafı olabilir mi? Böyle bir gerçek karşımızda dururken "Türkiye neden bu kadar geri kaldı?" sorusuna cevap aramaya gerek var mı? Sempatik Vali Tuğlu'ya, böylesine çalkantılı bir ortamda nasıl bürokratlık yaptığını sordum. O mayınlı tarlada yürümek kolay değil çünkü. "İhmali mesuliyet, icrai mesuliyetten daha büyük suçtur" diyerek; kendisine neyi şiar edindiğinin altını çizdi. İcraatta bir ihmalin olsa bile göze çarpmıyor belki ama usul hatası yaptın mı yandın!.. Argodaki "Salla başı, al maaşı" sözü yani. Bu yolu takip etmek, Hüsnü Tuğlu'nun kabahati değil tabii. O ve onun gibi bürokratlar, sistemin icaplarına uymak zorunda. Uydun, uydun; uymadın, yandın!.. Müfettiş kökenli olduğu için Tuğlu, daha bir tedbirli davranıp korumuş kendisini siyasetin acımasız çarkları arasına düşmekten. En son Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi (KOSGEB) Başkanı Erkan Gürkan'la yaşadı Türkiye bunun en çarpıcı örneğini. Mesele, KOBİ desteğiyse en âlâsını o verdi. Geliştirmeyse en doğrusunu o yaptı. Fakat sonuç, görevden alındı! Hem de Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun tarafından. Ali Coşkun ki, Gürkan'ı en çok seven siyasetçilerden birisi. Gürkan 15 ödül almışsa, bunun en az 10'unu Ali Coşkun vermiştir. Fakat, dedim ya; sistem! Erkan Gürkan'ın görevden alınmasında ne Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un kabahati var, ne de Gürkan'ın. Esas kusurlu sistem. Şayet Erkan Gürkan, suya tirit görev yapsaydı başına bunların hiçbirisi gelmezdi. O, dünyanın değiştiğini görüyor ve Türkiye'nin de bu değişime ayak uydurması gerektiğini düşünüyordu. Bürokrasi denen acımasız canavara onun için kafa tuttu. Bazen onun bu cesareti, "Bürokrasiyi asgariye indiren bürokrat" unvanı kazandırdı kendisine, ödül aldı. Bazen de "haşarı çocuk" muamelesine maruz kaldı. Kahramanlar zayi olmasın Erkan Gürkan mesleki kariyerinin en parlak dönemindeydi. Hiç şaibeli iş yapmadı. 400 milyon YTL'lik bir fonu yönetti. On binlerce KOBİ'ye sıfır faizli kredi kullandırdı. Kredi almaya layık olan onun kapısına gitmemişse, o gitti. Global düşünen işletmelere kredi verdiği yetmiyormuş gibi cesaret ve vizyon da verdi. Tek kusuru, sistemin kokuşmuşluğu karşısında direnmesi ve onu alt etmek için çabalamasıydı. Bir nevi Don Kişot'luk yani. Aslında böyle bürokratların alnından öpmek lazım ama sistem hâlâ direniyor. O kahramanı dün öven bir siyasetçi, bugün görevden almak durumda kalıyor. Ali Coşkun'la görüştüm bu meseleyi. Gürkan'ı görevden aldığından dolayı hiç de memnun görünmüyordu. Kendisi bahsetmedi ama nasıl bir baskı altında kaldığını tahmin etmek zor değil aslında. Binlerce işletme sahibi, Erkan Gürkan'ın icraatlarından sitayişle bahsetti. Kulağımla duydum bu övgü dolu sözleri. Hak etmediği için KOSGEB'den kredi alamayanlar da olmuştur mutlaka. Onlar, hangi kulislerde ne gibi lobi yaptılar bilinmez. Burası Türkiye! Kimse, "Madem hak etmiyorum. Kendime çeki düzen vereyim" demez. Kredi vermeyeni yerden yere vurur. Çamur dahi atar. Ali Coşkun, bu meseleyi kapattığı yönünde bir intiba verdi bana. "Bayram da başarılı olacak. Ona güveniyorum" dedi. Bayram Mecit yeni başkan. Doğrusu da o. Bayram Mecit'in kolları sıvayıp icraat yapması lazım. Önümüzdeki seneler KOBİ'ler için çok önemli çünkü. Başka bir kaynaktan öğrendiğime göre, Başbakanlık Erkan Gürkan'ı çağırıp dinlemiş. Başka bir yerde mutlaka değerlendirecekleri yönünde garanti de vermişler kendisine. Bu çok önemli. Türkiye'de iş yapan insan az çıkıyor. Hele bürokrat; çok daha az!.. Gürkan, gösterdiği bu performanstan sonra özel sektörden de çok cazip teklifler alır mutlaka ama kamunun bu değerli bürokratı zayi etmemesi lazım.