Türkiye ile İsrail'in arası bugünlerde limoni! Merak edilen konu şu: Ne olacak bu işin sonu? Analiz yaparken sadece bu iki ülkeyi ele almak yanıltıcı olur. Başka faktör ve başka güçler de var arada; onları da dikkate almak lazım. En azından ABD ve Arap ülkelerini de dahil etmek lazım analize. Avrupa'yı da göz ardı etmemek gerekiyor tabii. ABD hem Türkiye'nin, hem de İsrail'in müttefiki. ABD istedi diye Türkiye İsrail'i tanıyan ilk Müslüman ülke oldu. Ayrıca, İsrail ile ticari ilişkilerini de arttırdı. Savunma sanayinde zirveye ulaştı. Dediğim gibi Türkiye bütün bunları ABD'nin hatırına yaptı. Fakat bugün durum çok farklı. Türkiye İsrail'e kafa tutan bir pozisyonda. Neredeyse İsrail'i yok sayıyor! Bir de tabii Birleşmiş Milletlerin (BM) kararı var. "Türkiye insanî yönden haklı. İsrail ise hukukî yönden haklı." BM kararı özetle böyle. Sırtını bu karara dayayan İsrail, Türkiye'den özür dilemediği gibi Gazze konusunda da elini güçlendirmiş oldu. Mu acaba? Bendeniz pek öyle düşünmüyorum şahsen. İsrail bugün için kazanmış görünebilir belki ama kazın ayağı pek öyle değil. Uzun vadede İsrail'in işi zor; hem de çok zor. Âdeta bataklığa saplandı. Kıpırdadıkça batıyor. Neden öyle düşünüyorum onu da arz edeyim. Amerika eski Amerika değil bir kere. Dünyada yaşanan "yeniden yapılanma" süreci ve onun beraberinde getirdiği problemler ABD'yi o kadar yordu ki, İsrail kaprisiyle uğraşmaya ne vakti kaldı, ne de tahammülü! İsrail ve Suudi Arabistan Amerika'nın bölgedeki iki karakolu. Fakat, her ikisi de ABD'nin burnundan fitil fitil getirdi bu stratejik ortaklığı. İsrail yüzünden Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da tek dostu kalmadı ABD'nin. İsrail'e destek vereceğim derken tüm bölgeyi düşman etti kendisine. Suudi Arabistan da öyle. ABD'nin çok başını ağrıttı bu ülke. Evet, ABD "silah al" dedi Suudi Arabistan aldı. "Petrolden hisse isterim" dedi, verdi. "Afganistan'a destek gönder" dedi, gönderdi. "Yardım et" dedi, etti. Fakat, Suudi Arabistan Vehhabi. Usame bin Ladin de Vehhabi ve Suudi Arabistan vatandaşı. Geldi ve 11 Eylül'de tam kalbinden vurdu. ABD şimdi kafası iki elinin arasında düşünüyor. Erdoğan'ın dediği gibi o "şımarık oğlan" İsrail ile mi ya da terörle iç içe yaşayan Vehhabi Suudi Arabistan'la mı yola çıksın? Yoksa,Türkiye gibi güçlü bir ülkeyle mi? Türkiye bölgede sevgi ve saygı görüyor. ABD şimdi bunları düşünüyor işte. Bugün İsrail demek ABD demek belki ama yarın neden Türkiye demek ABD demek olmasın? Bütün mesele, Türkiye'nin bu stratejiye dahil olmayı isteyip istememesi meselesi.