Türkiye nereye koşuyor?

A -
A +

Evet, soru bu. Türkiye nereye koşuyor? Aslında dünya ülkelerinin tamamı koşuyor. Kimi doğuya koşuyor, kimi batıya. Kimi enerji kaynaklarına koşuyor, kimi Ar-Ge'ye. Kimi sanayileşmeye koşuyor, kimi hizmet sektörüne... Herkes koşuyor! Türkiye de koşuyor? Bendeniz doğru hedefe koştuğu kanaatindeyim şahsen. Ayrıca, performansı da iyi. Neden böyle söylüyorum; onu da arz edeyim. Tamam, Batı sermayesi Doğu'ya gitti. Çin ve Hindistan başta olmak üzere Doğu yatırım ve haliyle üretim üssü oldu. Bunca değişimin arasında göz ardı edemeyeceğimiz bir önemli husus daha var ki, Türkiye için çok önemli bir gelişme bu. Batı nüfusu yaşlandı ve genç nüfus gelmiyor. Ayrıca, doymuş bir pazar. Halbuki Avrupa ülkeleri Türkiye'nin en büyük ihracat pazarıydı. Son krizler de üstüne tüy dikti ve bu pazar küçüldü, küçülüyor. Dolayısıyla Türkiye'nin yeni pazar bulması şart oldu! Türkiye doğru yolda derken bunu diyorum işte. Her fırsatı değerlendirip pazar arıyor. Başarılı da. Ekonomi Bakanlığı, Dış Ticaret Müsteşarlığı, TİM, TUSKON gibi birimler harıl harıl pazar arıyor. Çin ve Hindistan pazarı büyük ama zor. Rekabet şartları müsait değil bir kere. Rusya, Ukrayna, Doğu Avrupa, Türk cumhuriyetleri, Ortadoğu ve Afrika pazarı öyle değil ama; müsait. Dışişleri Bakanlığı'nın faaliyetleri var bir de. "Sıfır problem" başlığı altında uygulanan dış politika Türkiye'nin önünü açıyor. Türkiye'nin cari açıkla başı dertte. Döviz harcaması, gelirlerinde fazla. En başta enerji bağımlısı! Her sene 50 milyar dolar civarında döviz ödüyor petrol, doğalgaz ve kömüre. Ara ürünler için de ciddi döviz çıkışı söz konusu tabii. Cari açığı önleyici tedbirler alınıyor ama çoğu uzun vadeli bu tedbirlerin. Hele petrol için ne yapılsa, para etmiyor! Dış politikanın önemi burada işte. Uygulanan doğru stratejiler Türkiye'yi adım adım petrole ve yeni pazarlara yaklaştırıyor; bir taşla iki kuş misali. Ortadoğu ve Afrika ülkeleri, Türk müteşebbis ve müteahhitleri için sadece pazar olarak değil; yatırım iklimi yönünden de çok müsait. Yeniden inşa edilecek olan ülkeler üzerinde Türkiye'nin otorite kurma isteği takdirle karşılanması gereken bir karar. Gelişmiş ülkeler yatırım yaptıkları ve yer altı kaynakların bulunduğu bölgeleri hem kontrol altında tutmak, hem de o bölgelerin güvenliğini sağlamlaştırmak maksadıyla, müthiş çaba harcıyorlar. Kaddafi gitti mesela. Esad gitti gitmek üzere. Tam güvenlik yani. Türkiye'nin de kendi stratejisini uyguluyor olması takdire şayan bir hareket tarzı. Türkiye'nin bir de iç meselesi var tabii. Kişiler aidiyetlerini gizleme ihtiyacı duyuyor hâlâ. Vatandaşının düşüncelerini özgürce söyleyemediği ve inancı gereği yaşayamadığı ülkede istikrar söz konusu olur mu? Türkiye'nin bir an önce Türk - Kürt, Alevi - Sünni kavgalarından arındırılması lazım. Dersim meselesinin enine boyuna tartışılması ve tarafların bu konuyu açıklığa kavuşturması da zaruret haline geldi. Siyasi gailelerden uzak bir konsensüs sağlanmalı ki, diğer meselelerinin çözümüne de örnek olsun bu mevzu!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.