Türkiye ve komşuları

A -
A +

Farzımuhal, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat, halkını meydana toplayıp "Sizin demokrasi özleminize saygı duyuyorum" dese ve şu açıklamayı yapsa: "Gelin, el ele verip demokrasinin alt yapısını kuralım. Kurallar ve kurumlar işler hale geldiğinde de ben ailemle birlikte kenara çekileyim. İngiliz Kraliyeti gibi sembolik bir konumum olsun, yeter." Ne hoş olur değil mi? Hem kimsenin burnu kanamaz. Hem kardeş kanı akmaz. Hem ülke gücünü kaybetmez. Hem birlik beraberlik içinde yaşama imkânı doğar. Ne taraftan bakarsan bak, şahane bir iş. De... olmaz! Esat demez bir kere. Hadi, o dedi diyelim. Kim inanır? Halkı inansa dahi başta ABD olmak üzere Batı istemez böyle bir değişimi. Onlar güçlü iktidar değil, kendilerine muhtaç yönetim istiyor. Hasılı kelam, doğru işi doğru zamanda yapmak lazım. Suriye o treni kaçırdı. Libya ve diğerleri için de geçerli bu. Tren kaçtı. Diktatörler "koltuğu bırakmam" diyor. Halk ise "gitmeleri" hususunda ısrarlı. Diktatörün kalması, zulmün devam etmesi anlamına geliyor. Gitti, diyelim; o da ayrı dert. Yerini kim dolduracak? Demokrasi "pizza" değil ki, bir telefonla adrese gelsin ve doldursun o boşluğu! Türkiye 100 senedir demokrasi kavgası veriyor. Kat ettiği yol, bir arpa boyu kadar ya var, yok! O ülkelerin de aynı yoldan geçmesi lazım. Ki, birkaç neslin helak olması demektir bu! Nasrettin Hoca, "Bana damdan düşen birini bulun" demiş, damdan düştüğünde. Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin durumu da üç aşağı beş yukarı aynı. Damdan düşen lazım. O da Türkiye! Türkiye bu konuda oldukça tecrübeli. Komşularına faydalı olacak kadar fazla tecrübeli. Yeter ki Türkiye kendine çekidüzen versin! Her şeyden önce geçen 100 senede yaşadıklarını akıl süzgecinden geçirip doğru ile yanlışı birbirinden ayırması lazım. Ayrıca, Kürt meselesi gibi mevcut problemlerinden de arınması gerekiyor. Türkiye'nin bu potansiyelini dost düşman herkes kabul ediyor aslında. Newsweek "Osmanlı canlanabilir" dedi mesela geçenlerde. Derginin "İmparatorluk" senaryosu imkan dahilinde değil tabii ama bir başka gerçek yatıyor bu tespitin altında. Türkiye ve komşu ülke halkları hâlâ Osmanlı. Ancak, ülkeleri yöneten kişi ve ailelerin menfaati farklı olduğu için kopukluklar yaşandı ve ülkeler birbirine ayrı düştü. Şimdi şartlar değişti. Ülkeler arası ticari ve sosyal bağları güçlendirmek mümkün hale geldi. Türkiye'nin komşularına, komşularının Türkiye'ye ihtiyaç duyduğu bir döneme girildi. Tek eksik; doğru strateji. İşte bu doğru stratejiyi uygulamak Türkiye'ye düşüyor. Uygulasın ki, dostluk tesis edilsin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.