Türkiye seçim sathı mailine "laik-dindar" tartışmasıyla girdi ve giriş o giriş; çakılıp kaldı oraya!.. Geçmişte "sağcı-solcu", "Alevi-Sünni", "Kürtçü-Türkçü" kavgalarından ne kazandı da "laik-dindar" kutuplaşmasından kazansın! Yoksa, başkalarının ekmeğine yağ mı sürüyor bu kutuplaşmalar?.. Bir de durduk yerde peydahlanan terör var. Terör, Türkiye'nin baş belası!.. Geçmişte 30 senesini terörle mücadele ederek geçiren bu ülke 100 milyar dolardan fazla para harcadığı yetmiyormuş gibi onca zamanını da heba etti!.. Neden düştü tekrar bu batağa acaba?.. Sadece, hak ve özgürlük mücadelesi olarak açıklanabilir mi bu? Bendeniz pek öyle düşünmüyorum şahsen. Başka nedenler var sanki terörün ardında! Herkesin bir senaryosu var bu konuda. Bir de benimkini dinleyin. ABD 5 sene önce Irak'a girdi ve o tarihten bu yana Türkiye'nin komşusu. Bu komşuluk öyle şirinlik olsun diye yapılan bir komşuluk değil haa, onu da söyleyeyim. ABD'ye neredeyse 1 trilyon dolara mal olan Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) var ya; işte onun gereği bir komşuluk bu. ABD, Orta Doğu ve Asya'nın petrol ve doğalgaz başta olmak üzere tüm tabii kaynaklarını kontrol altına almak istiyor. İstiyor çünkü, geleceğini garanti altına alması ancak bu sayede mümkün. Globalleşme rüzgarı çok şeyi değiştirdi çünkü. Çin'e bir bakın hele. Saat ücreti 1 dolar bu ülkede. ABD'li işçi ise aynı iş için 50 dolar ücret alıyor! Rekabeti görüyor musunuz? İşletmeler ister istemez Çin'e kayıyor ve orada yapıyor yatırımını. Zurnanın "zırt" dediği yer burası işte! ABD vatandaşının durumu ne olacak şimdi? Bugün milli gelirden senede 50 bin dolar pay alan Amerikalının gelirinin 20 bin dolara indiğini düşünebiliyor musunuz? Ne Amerika ile gurur duyması kalır bu adamın, ne de ülke sevgisi. Amerika'yı yönetenler farkındalar tabii bu tehlikenin. Amerikan halkını, dünyayı kasıp kavuran bu rekabet rüzgarının etkisinden kurtarmak için çare arıyorlar. En sağlam ve kalıcı çare şu onlar için: Dünyanın tabii kaynaklarını alabildiği kadar kontrol altına alıp onları ucuz kullanmak ve aynı zamanda da ihtiyaç sahibi diğer ülkelere pahalı fiyatla satmak bu kaynakları. Gel, jandarmam ol! ABD güçlü ülke tabii ama bunun da bir haddi hududu var. Bölgeye gelip yumruğunu masaya vurdu ve "Burayı istiyorum" dedi. Saddam'dan temizlemekle ilk adımı attı. Ardından ikinci adım: Kürtlere "Kürt Federe Devleti"ni kurdurdu. İsrail zaten ABD'nin karakolu idi; Kürt Federasyonu ile ABD'nin karakol sayısı ikiye çıkmış oldu bölgede. Kürt askerleri şimdi eğitimli orduya dönüştürülüyor ama ABD'yi varmak istediği hedefe taşıyacak kapasitede değil bu ordu. Türkiye olmadan Amerika'nın gücünü arttırmasına imkan yok. Bunun için de iki strateji var önünde. Bunlardan birincisi, Türkiye'nin "Peki" deyip ABD bölgedeki jandarmalığını kabul etmesi şeklinde özetlenebilir. İkinci strateji ise Türkiye için büyük risk arz eden bir strateji!.. Türkiye'deki Kürtleri Irak Kürtleri ile birleştirmek ve gücünü bu sayede büyütmek! Başka bir ifadeyle, Güneydoğu Anadolu'yu Kürtlerin kontrolüne vermek ve bölgeyi Irak'tan yönetmek!.. ABD'nin birinci stratejisinde Türkiye'nin birlik ve beraberliğine halel gelmiyor. Hatta daha bir güçleniyor bu durumda. Terör falan da kalmıyor tabii. İkinci strateji ise bilhassa Türkiye açısından çok tehlikeli bir strateji. Türkiye'nin bölünmesi söz konusu çünkü. Terör işte bu noktada kendisini gösteriyor. Türkiye, terörle baş edemeyecek bir ülke değil. Terörün başını ezecek gücü de var, imkanı da. Ancak, terörle cebelleşirken başka meseleleri gözden kaçırması söz konusu!.. ABD şöyle diyor Türkiye'ye. "Ya, ele geçirdiğim petrol kuyularını korumada bana yardım et. Ya da teröre razı ol!" Şayet, ABD'nin birinci teklifini kabul edip onunla askeri ittifak içine girerse Türkiye'de ne terör kalır, ne Kürt meselesi. Her birisi bir anda hiç olmamış gibi silinir gider. Türk-Kürt kardeş olur. Yok, Türkiye "Ben bu işte yokum" derse, o zaman da terör başta olmak üzere her bir bölücü faaliyet bu ülke topraklarında var olur. Nedenini de söyleyeyim: ABD, petrol kuyularını korumak için Türk'ün desteğini alamazsa şayet, hiç şüphe yok ki Kürt'e daha fazla ihtiyaç duyacaktır. Türkiye'deki Kürtlerin, Kuzey Irak'taki Kürtlerle işbirliği yapmasını sağlamak için ne gerekirse gözünü kırpmadan yapar ABD. Bu kadar kararlı, yani. Başbakan Erdoğan, "Tezkere geçseydi PKK biterdi" dedi bundan birkaç ay önce. Doğru. ABD'nin Türkiye'ye ihtiyacı var. Ya tamamının desteğini alacak, ya da belli bir bölümümün ama illa alacak o desteği. Nasıl senaryo ama?