Türkiye-AB ilişkileri ne oldu? Türkiye'nin Orta Doğu ülkeleri ile yakınlaşması Türkiye'nin AB üyeliğinin rafa kalkmasına mı neden oldu? Ne o, ne o! Bu endişelerin hiçbirisi doğru değil ve yeri yok bu vehimlerin. Şurası bir gerçek ki, dünya yeniden yapılanıyor ve Orta Doğu da bu değişimin tam orta yerinde. Hiçbir ülke bu değişimin dışında tutmuyor kendisini. Başta G-20 olmak üzere bütün ülkeler öyle ya da böyle Orta Doğu ile ilişkilerini güçlendirme çabası içinde. Bu, Orta Doğu halkının kara kaşı, kara gözü için değil tabii. Tamamen iktisadi: Petrol! Türkiye bu süreçte komşuları ile din, kültür ve tarih bağlarını devreye sokup Orta Doğu'nun gözbebeği oldu âdeta. Sosyal gelişmelerdeki derinlik; Türkiye'nin bölge liderliğine doğru emin adımlarla gittiğini net bir şekilde gösteriyor. Dolayısıyla Türkiye'nin bölgede güçlenmesinin AB ile dirsek temasını arttıracağını söylemek mümkün. Avrupa ülkelerinin Türkiye'ye olan ihtiyacı artıyor yani. Orta Doğu için de aynı şeyi söylemek mümkün. Onlar da Batı ile ilişkileri düzenli olan Türkiye'ye daha fazla itibar etmek ve onun etrafında toplanmak durumundalar. Sözün özü şu ki, Türkiye'nin yıldızı hem bölge ülkeleri arasında hem de Batı'da parlıyor. Önemli olan bu avantajı doğru kullanıp kullanmaması. Ki, onu da belli bir denge içinde gerçekleştirdiği görülüyor. Türkiye'nin Hazar Bölgesi, Körfez ülkeleri, Orta Doğu ve Afrika ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmesi asla aleyhine değil yani. Aksine, gücüne güç katıyor bu politikalar. Türkiye'yi aranılan ve konuşulan ülke yaptı uygulanan bu stratejiler. Peki Batı'nın yaşadığı kriz ne olacak? Türkiye ister istemez etkileniyor bu krizden! İMKB baş aşağı gitti. Dolar yükseliyor. Faizler artacağa benziyor. Eh, bir değişim süreci yaşanıyor ve sancılı geçiyor bu süreç. Türkiye en az etkilenen ülkeler arasında yine de. Avrupa'da yaşanan krizin akşamdan sabaha bitmesi beklenmiyor. Türkiye tedbirini aldı. En başta ekonominin hararetini düşüren tedbirlerle işe başladı. Doğru olan da buydu. Büyüme elbette ki gerekli ama birdenbire türbülansa girmenin ve oraya buraya savrulmanın anlamı yok. Krizi kontrol altında tutmak lazım. Türkiye de onu yapıyor zaten. Gelişmiş ülkelerin paraya olan talebi arttıkça, faizler yükseliyor. Arz-talep meselesi. Türkiye'nin tam bu noktada yapabileceği bir şey var aslında; o da şu: Finansın kaynağına ulaşmak. Malum Körfez ülkeleri petro-dolar zengini. Bu paraları Batılı bankalara yatırıyorlar. Onlar da dünyanın çeşitli ülkelerine kredi açıp paradan para kazanıyorlar. Şayet Türkiye petro-doların Batı bankalarına gitmesini by-pass eder ve direkt Türk bankalarına akışını sağlarsa hem finans ihtiyacını karşılamış ve hem de daha ucuz kredi temin etme imkanına kavuşmuş olur. Kolay değil tabii ama imkansız da değil. Gerekli güveni verirse neden olmasın? Dr. İsmail Kapan'ın "Orta Doğu'da Bahar Sancısı" başlıklı kitabı bky yayınlarından çıktı. Bölgenin geçmişini ve bugününü gayet güzel anlatıyor bu kitap. Geleceğe ışık tutması yönünden de enteresan ipuçları veriyor. İsmail Kapan'ın kitabı bir ihtiyacı karşılaması yönünden önemli.