Türküm, işimi bilirim!

A -
A +

Batı ülkelerinin herhangi birinde dünyaya gelen bir bebek şanslı mı şanslı. O çocuğun sağlığını, eğitimini ve işini garanti ediyor ülkeleri çünkü. Tam sosyal güvenlik! Nüfuslarının yaşlandığını gördükçe gaza gelip kendi ahalilerine yalvarıyorlar adeta. "Bir çocuk doğurana şu kadar sene izin, bu kadar maaş ikramiye!" Al bebek, gül bebek hali yani. Bu şartlarda yetişen çocuk; tiyatroya giderek, müzeleri ziyaret ederek, seyahate çıkarak adım atıyor hayata. Üniversite dahil bütün eğitim kurumları bedava. Okul bittiğinde iş hazır. Şayet o gün için iş yoksa, 'No Problema' devlet maaş veriyor. Hem de bir iş buluncaya kadar devam ediyor bu maaş. Ya Türkiye? Türkiye'de durum çok farklı. Her bir Türk bebesi, 4 bin dolar borçla dünyaya geliyor bir kere. Sosyal güvenliği yok. Eğitim imkanı yok. İş garantisi hiç yok!.. Bu çocuğun hayata simit veya kağıt mendil satarak başlaması lazım. Bir taraftan bu işi yap, diğer taraftan oku! Hadi diyelim ki, bütün bunları yapıp okudu o çocuk. Sonra? İş bulması lazım, değil mi? O kadar kolay değil bu. Okumamış veya üniversite mezunu olmuş hiç fark etmez. Mutlaka siyasi bir elin sırtını sıvazlaması, "Kart hamili yakınımdır" ibaresi taşıyan bir kartvizit vermesi lazım. Hadi onu da halletti diyelim. Bitmiyor ki!.. Başını sokacak iki göz bir ev de lazım o gence. Ev meselesi çok çetin bir meseledir Türkiye'de. Belediyeden tanıdığın yoksa, yandın. Kendi arsana dahi ev yapamazsın. Fakat arkan kuvvetliyse dilediğin yere yap evini, serbestsin. Kimse kılına dokunamaz! Hazine arazisine yaptığın gibi, herhangi bir vatandaşın arazisi üzerine de inşa edebilirsin binanı. Dediğim gibi, yeter ki belediyeden torpilin olsun. Belediyedeki dayı sayesinde ev meselesini de çözen o gence bir de eş lazım değil mi? Çevreye, "Siyasetçilerle arası iyidir" mesajını uçurması lazım ki, "elini sallasan ellisi" pozisyonuna gelebilsin. Hele bir de, "Her devrin adamı" imajı çizmişse deme gitsin. Bitmiyor ki!.. Sosyal güvenlik çemberine girmek için siyasi bir torpil bulması şart. Bulmalı ki, yeşil kart alsın. Bir Türk vatandaşı; el yordamıyla da olsa, sırtını siyasi bir güce dayaması gerektiğini bulup çıkarıyor. Gelişmiş ülkelerde bunun adına 'kimlik bunalımı' diyorlar ama olsun. Sosyal güvenliğini elde etmek için siyasi tercihini ipotek altına almak gerekiyorsa, yapılır bu ülkede. Ölecek değil ya. Bu kadar hüner bile bir adamı dört başı mamur hale getirmeye yetmez Türkiye'de. Başka maharetlerinin olması da gerekiyor. Hırs yapıp daha fazla kazanmak istiyorsa hele. Mutlaka siyasetçiye yakın olmak isteyenleri arayıp bulup onlara yardımcı (!) olması lazım. Bu mevzuu çok önemli. O gencin kariyer sahibi olması için şart sayılır bu bir nev'i. Bir Türk için buraya kadar gelmek önemli. Şayet, saydığım bu merhalelerden geçmiş ve kendisine bir kariyer edinmişse; sırtı daha yere gelmez. Milletvekili, bakan olmak bile onun için çok kolaydır artık. Burada sihirli kelimenin 'siyaset' olduğunu çözmek önemli. Çözenler başarılı, çözemeyenler başarısız. Söylemesi ayıp, kendime şöyle bir baktım; ben de çözemeyenler tarafındayım, maalesef!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.