TÜSİAD hedef büyüttü ve hazırladığı "Vizyon 2050 Raporu" ile toplumu 2050 senesine odaklamaya hazırlanıyor. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, 27 Eylül 2010 günü açıklayacaklarını bildirdiği raporun üst başlıklarını ekonomi yazarlarıyla paylaştı. Anladığım kadarıyla rapor hem çok iddialı, hem de bir o kadar mütevazı. İddialı çünkü günübirlik yaşamayı şiar edinmiş bir ülkeyi uzun vadeli düşünmeye zorluyor. Mütevazı çünkü olması gerekeni teklif ediyor. 2050 senesini düşünmek TÜSİAD'ın seslendirdiği bir mesele değil aslında; bütün dünya zaten o hedefe odaklanmış durumda. Dediğim gibi sadece toplum yapısı pek elvermiyor buna!.. Bir de AK Parti İktidarı'nın 2023 vizyonu var tabii. Hükümet cumhuriyetin 100'üncü yılına odaklanmış durumda. Üretim, dış ticaret, istihdam... hepsi ama hepsi 12 sene sonrası planlanıyor ve ona göre strateji geliştiriyor. Hükümet'in 2023 vizyonu varken TÜSİAD'ın kalkıp 2050 vizyonundan söz etmesi doğru mu? Bendeniz doğru olduğunu düşünüyorum şahsen. En azından yanlış bir tarafı yok. Madem ki dünya 2050'ye odaklanmış Türkiye de bu hazırlığa ayak uydurup kendini hazırlamalı. Ümit Boyner rapor hakkında özet bilgi verirken, "Amacımız dünyayı kurtarmak değil" dedi ve maksatlarının iş dünyası olarak 2050 yılında nerede olmak istediklerini tespit etmek olduğunun altını çizdi. Eh, kendinize bir hedef çizmişseniz, o noktaya ulaşmak için izlemeniz gereken yol haritasını da tartışmanız gerekir tabii. TÜSİAD'ın yapmak istediği bu işte. Türkiye 2050 senesine geldiğinde şayet "eyvah" diyecekse, bitmiş demektir. "Eyvah" dememek için ise planlama yapması şart. TÜSİAD nihayetinde bir sivil toplum kuruluşu. Bu rapor ile olsa olsa "geleceğe bir pencere" açmış olur. Ki, bu da faydadan ari değil. Birilerinin yapması gerekiyordu. TÜSİAD tetiği çekmiş oldu. Ayrıca, rapor boş bir rapor değil gibi görünüyor. Samuel A. Di Piazza ve Björn Stigson gibi uzmanlar yer almış bu "Vizyon 2050 Türkiye Raporu"nun hazırlanmasında. Rapor tam bir yol haritası. Malum bu tür raporlar birebir uygulanması gereken kurallar içermekten ziyade, etraftaki değişiklikleri dikkate alarak; kendine çeki düzen vermeye yardımcı oluyorlar. Değişikliklere göre revize edilebilir yani. Türkiye'nin 2050'de dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olacağını dost düşman herkes kabul ediyor. Da... gerekli tedbirleri alması şartıyla. Sosyal, siyasi ve iktisadi yönden birçok avantajları var. Ancak, dezavantajlarının olduğu da bir başka gerçek. Enerji kaynakları yok mesela. Tamamen dışa bağımlı. Ne yapıp edip alternatif enerji için gerekli olan teknolojiye ulaşması lazım. Hakeza eğitim kalitesi. Daha da yükseltmesi gerekiyor. Demokratik yapısı da öyle; eksikleri hızla tamamlanmalı. Hasılı kelam böyle bir rapora ihtiyaç vardı ve TÜSİAD o ihtiyacı karşılamak için yola çıktı. Sürdürülebilir kalkınma için bu rapora sımsıkı sarılmak lazım.