Türkiye'nin önemli stratejik sektörlerinden biri turizm. Kesinlikle böyle bu. Da.. ah bir de farkında olunsaydı bunun. Gerekli ilgi gösterilmiyor maalesef. Baş suçlu Turizm Bakanlığı tabii. Umurunda değil! UNESCO para verirse antik kazılar yaptırıyor. Vermezse o da yok! Ha, Avrupa caddelerindeki bilboardlara tanıtıcı afişler asmıyor değil; asıyor ama ne işe yaradığını sorsan kendisi dahi bilmez. "Desinler" kabilinden işler yani. TÜSİAD bu boşluğu doldurma azmiyle, "Sürdürülebilir Turizm" adlı rapor hazırlattı uzmanlara. Ama o da eksiklerle dolu. Raporda sürdürülebilirlik mefhumu üzerinde duruluyor, sektörün dünya genelindeki durumu ele alınıyor, Meksika örneği veriliyor ama içi boş! Neyin nasıl yapılacağı konusuna temas edilmemiş. Somut bilgilerle kim nereye varmış ki, Türkiye varsın? İşlenmesi, içinin doldurulması lazım. Fakat, başlanmış olmasını yabana atmayalım yine de. Arkası gelirse neden olmasın? Moral bozmak için eleştirmiyorum zaten. Envanteri ve istatistiği olmayan turizm sektörü için bundan iyisi olamazdı. Yeter ki burada bırakmayıp arkasını getirsin. Türkiye'de müthiş bir potansiyel var çünkü. Dünyanın en eski medeniyetleri bu topraklarda yaşamış. Anadolu baştan sona açık hava müzesi. Maddi değeri 1 trilyon doları geçen bir servete sahip Türkiye. Yapılması gereken tek şey; bu eserlerin ekonomik değer haline dönüştürülmesi. O da planlamayla olur. Türkiye plan yapmayı bilmiyor! Konaklama yerleri, yeme-içme mekanları, güzergahlar ve hatta hediyelik eşya... bütün bunların iyi koordine edilmesi ve global vizyon ile harekete geçirilmesi lazım. Mahalli idareler bu konuda şuurlandı. Tarihî eserleri restore ediyor ve insanlığın hizmetine sunuyorlar ama vizyonları ve bütçeleri sınırlı. Bu işler için global vizyon gerekli. Türkiye'de o vizyona sahip kişiler az da olsa var aslında. Yeter ki onlar bir araya getirilsin ve planlama yapmalarına imkân verilsin. TÜSİAD'ın bunu yapması lazım işte. O uzmanlar hele bir planlama yapsın; bak gör o zaman Türkiye'nin turizm potansiyeli nasıl harekete geçivermiş. Turizmde "Tarihî Kentler Birliği" mahalli idareler ayağını oluşturdu. ÇEKÜL ile ise tarihî eserlerin korunmasını sağladı. Geriye tek bir ayak kaldı; yatırımcı. TÜSİAD'ın yatırımcı ayağını oluşturması lazım. Şayet koordineli bir planlama yapılırsa Türkiye yerli ve yabancı turizm yatırımcılarının akınına uğrar; bu kesin. Geçenlerde bir arkadaşım; "Çok üzülüyorum" dedi. "Elin adamı en ufak şeyleri dahi değerlendirip para kazanırken; o kadar imkânı olan biz; seyrediyoruz." Arkadaşım basit bir de örnek verdi. Ki, yapılsa İstanbul paraya gark olur. İstanbul Boğaz Köprüsü iki kıtayı birbirine bağlıyor. Bu köprüden yaya geçmek için milyonlar sıraya girer ama bu dahi yapılmıyor. Asya'dan gelene "Welcome to Europe" ya da Avrupa'dan gelene "Welcome to Asia" diyen devasa levhalar olsa, insanları heyecanlandırmaz mı? Biz mütevazı milletiz ya; küçük bir tabelayla geçiştiriyoruz bu görevi!..