Ucuz etin yahnisi

A -
A +

Atalarımız ne güzel söylemişler "ucuz etin yahnisi yavan olur" diye. Gerçekten öyle. En belirgin örneği Türkiye'de bu sözün. "İşçilik ucuz, gıda ucuz" diye övünüyoruz ama ihraç ettiğimiz ürünlerin ucuz olduğu gözümüzden kaçıyor. Elin adamı her ihraç ettiği üründe kilo başına 4.5-5 dolar kazanırken Türkiye 1.5 doları ancak elde edebiliyor! İlaçta da durum aynı. Dünyanın en ucuz ilacı Türkiye'de ama ilaç sektörü kan kaybediyor. Zaten toplam sermaye tutarı 5-6 milyar doları ancak buluyordu. Ki, o da aşağı doğru bir grafik çizmeye başladı son günlerde. En vahimi ise milli şirketlerin hisselerini yabancı firmalara satmaya başlaması. Stratejik sektörler arasında sayılan ilaç sanayi uluslararası şirketlerin eline geçiyor bir bir. Vahim! Neden böyle oldu? Biraz da ona bakalım. Türkiye sağlık alanında ciddi reformlar yaptı. Hastanın doktora ulaşması kolaylaştı bir kere. İlaç temini de öyle. İsteyen istediği ilacı istediği eczaneden temin etme imkanına kavuştu. Ayrıca ilaç fiyatları da düştü. Ne kadar güzel. De... bir de madalyonun öbür yüzü var. İlaç firmaları az kâr ettikleri için yatırım yapamaz oldular. Ar-Ge'ye fon ayıramıyorlar. Yeni bir molekül bulmaya zaten bütçeleri müsait değildi, şimdi eşdeğer ilaç üretimini zenginleştirmeye de güçleri yetmez oldu. Az kâr marjı ilaç şirketlerini etkilemekle kalmadı; ilaç depoları ve eczaneler de etkilendi bu uygulamadan. Külfetleri artıyor ama kârları düşüyor. Türkiye ilaç sektörünün lideri Abdi İbrahim Yönetim Kurulu Başkanı Nezih Barut, "Dertliyiz" dedi. Barut'un bu şikâyeti sadece Abdi İbrahim'i ilgilendiren bir şikâyet olsa; hadi dersin; ne halin varsa gör. Ama öyle değil kazın ayağı. Tüm ilaç firmaları aynı dertten muzdarip. Kâr marjları düşük! Sağlık Bakanlığı'nın belli kriterleri var. Yurt dışından ithal edilen ilaçlarda şöyle bir kıstas getirmiş. "Avrupa'nın en ucuz ilacını kullanan 5 ülkesinden yüzde 40 daha ucuz satacaksın." Yunanistan bu ülkelerden biri mesela. Yunanistan'da 100 Lira olan bir ilacın Türkiye'de 60 Lira olması gerekiyor. Şayet bu ilaç eşdeğer bir ilaçsa; bu sefer de SGK yüzde 20 daha indirim yapmasını istiyor üretici firmadan. Ucuzun da ucuzu yani. Bu durum şirketleri riske soktu. Nezih Barut, "sürdürülebilir bir büyümeyi yakalamak için Ar-Ge yapmamız lazım. Bunu yapamıyoruz. Kâr etmiyoruz çünkü" dedi. Bu da Türk şirketlerinin yabancı şirketler tarafından satın alınmasına yol açıyor tabii. Bir diğer tehlikesi de şu: Uluslararası ilaç firmaları, "Türkiye'de çok ucuz fiyatla ilaç satarsam bu emsal teşkil eder ve diğer ülkelerde de ucuz satmaya mecbur kalırım" endişesiyle, Türkiye'ye referans ilaçları göndermeyebilirler. Bu da tabii yeni ilaçların Türkiye'de bulunamaması riskini getiriyor beraberinde. Abdi İbrahim, Türkiye'de yaşanan sıkıntıyı aşmak maksadıyla yurt dışında yatırım yapmaya başladı. Kazakistan'da yılda 13 milyar dolar ciro gerçekleştiren Global Pharm şirketinin yüzde 60 hissesini satın aldı. Nezih Barut, "Bu sene sonunda Kuzey Afrika'da da bir fabrika almamız söz konusu" diyerek; yurt dışı yatırımlarda büyüyeceklerinin sinyalini verdi.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.