Urfa şehri, ahalisinin Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği kahramanlıklardan dolayı 'Şanlı' payesi almış bir şehrimiz. Urfalılar'ın şanı, sadece kahramanlıklarından gelmiyor aslında. Sayılamayacak kadar başka hasletleri de var. Hepsi güzel insanlar bir kere. Nasıl olmasınlar ki? Geçmişi 11 bin seneye dayanan bir tarih, o yörede kurulan medeniyetlerin geride bıraktığı eserlerin üzerine doğan bir güneş, asırlık kültür bağları ve tabiat... hepsi yerli yerinde. Şanlıurfa halkı, o devletleri kurup ihtişam içinde yaşayan insanların basiretini taşıyor hâlâ genlerinde. Urfa'nın bereketli toprakları cömert davranmış onlara hep. Envai çeşit ürün yetişiyor Urfa'da. Urfalılar da bu nimetin kadrini bilip hem kendileri yemiş, hem de misafirlerine ikram etmişler bu güzel ürünlerden yaptıkları aşları. GAP faaliyete geçince tıpkı Urfalılar gibi komşu illerin insanları da eski ihtişamın tekrar yaşanacağı ümidiyle heyecanlanıp Şanlıurfa'ya akın etmişler ama sonuç maalesef hüsran olmuş. Yatırımlar durunca hem Urfalı sukutuhayale uğramış, hem de o insanlar. İşin garibi, gelen kalmış Urfa'da. Gecekonduda oturuyor, şehri kirletiyor ama gitmiyorlar. Şanlıurfa ahalisi unutulduğunu, bir köşeye atıldığını düşünüp kahroluyor. İşsizlik almış başını gitmiş. Fakirlik diz boyu. Dedim ya, Urfalı şanlı, Urfalı sabırlı, Urfalı tefekkür sahibi. Kapıp koyuvermemiş kendisini ama diledikleri gibi 'Sıra Gecesi' yapamamak yok mu? Ağır geliyor onlara. Yeri gelmişken söyleyeyim, 'Sıra Gecesi' vazgeçilmez bir Urfa geleneği. Sırayla ev sahipliği yapıp yemek ikram ediyorlar birbirlerine. Çiğ köfte ise bu ikramların olmazsa olmazı. Sadece çiğ köfteli 'Sıra Gecesi' en yaygın olanı. 'Sıra Gecesi'nin bir de usulü var. Bir önceki ev sahibi ne ikram etmişse, ondan sonraki de aynı yemeği yapmak mecburiyetinde. Biri kalkıp, 'Ben ilave bir de tirit ikram edeyim' dedi mi sıra bozuluyor. Evde başlayan bu ikramlar otellere, lokantalara ve bu iş için kiralanan özel mekanlara taşınmış vakti zamanında ama şimdi sınırlı ölçüde yapılıyor tabii. Kurtuluş günü kutlamaları münasebetiyle gittiğim kentte Şanlıurfalı'nın bu ezikliğini gözlerimle gördüm. Tarlasından kaldırdığı ürünün para etmesini isteyen Şanlıurfalı; mazot ve elektrik fiyatlarının çok yüksek olduğundan şikayet edip bunların makul seviyelere çekilmesini de istiyor... Bir sonraki yazımda temas etmeye çalışacağım bu konuya ama şimdiden söyleyeyim ki, Şanlıurfa Belediyesi çok önemli projeler üzerinde çalışıyor. Bu projelerin hepsi ciddi, hepsi ayakları yere basan projeler. Turizm ağırlıklı bu projelerin önümüzdeki günlerde Şanlıurfa'nın çehresini değiştireceği kesin. Urfalıların cebi işte o zaman para görür. Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba ve kendisiyle uyum içinde çalışan yardımcıları gecelerini gündüzlerine katıp bu proje için çalışıyorlar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yakından ilgilendiği, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç'un bizzat içinde olduğu bu projeler demeti parça parça uygulanıyor da. AB fonlarından çeşitli kredi ve destekler gelmeye başlamış bile. > MI ACABA?!. Türkiye'nin parlayan yıldızı sayılan şirketler yabancılar tarafından kapışılıyormuş... Olgun meyveyi toplamak da yabancıya kaldı demek ki! *** Kamuda az çalışana az çok çalışana çok maaş verilecekmiş... Tarifi olmayan işin ücreti nasıl olacak ki? *** Başbakan Erdoğan, "Kimse kendisine verilmeyen yetkiyi kullanmaya kalkmasın" demiş... Şu memlekette sadece kendisine verilen yetkiyi kullanan bir Allah'ın kulu var mı acaba? *** Çeşitli baskılara rağmen Suriye'ye giden Cumhurbaşkanı Sezer, "Sözünün eri Cumhurbaşkanı" diye karşılanmış... Bir de bu gezinin bize ne kazandırdığını öğrebilsek!..