Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ı ilk defa dinledim. Ne yalan söyleyeyim, beğendim. Mütevazı. Kendine güveni tam. Siyasi gailesi yok ve sakin. Neyse o! Türkiye Gazetesi'nin ev sahipliği yaptığı ve Genel Yayın Koordinatörümüz Nuh Albayrak'ın başkanlığında organize olan "Türkiye Toplantıları"nda konuştu. Dediğim gibi neyin ne olduğunu net bir şekilde anlattı. "İlerleme Raporu"nda olumlu ve olumsuz ibarelerin olduğuna dikkat çeken Bağış; "Bu rapor, AB'nin kendi çapıyla Türkiye'yi değerlendirdiği bir rapor" dedi. "Bazı eleştirileri haklı, bazıları haksız!" Egemen Bağış'a katılmamak imkânsız! AB de canlı bir organizma nihayetinde. İyi niyetli olan kadar, maksatlı olan ülkeleri de barındırıyor bünyesinde. Siyasi çıkarlar, ekonomik rekabetler ve sosyal farklılıklar öne çıkıveriyor zaman zaman. Türkiye bu davranış biçimine de hazırlıklı olmalı ki, sürprizle karşılaşmasın. Ya da karşılaştığı sürprizlere tepki gösterip hedeften şaşmasın! Egemen Bağış'ı esas bu noktada donanımlı buldum. Engel tanımaz gördüm kendisini. İlerleme Raporu'nun bir karne olmadığına dikkat çeken Egemen Bağış, "Bu sadece Türkiye'yi değerlendiren bir fotoğraf" dedi ve hemen ardından taşı gediğine koydu: "Fakat makinelerinin lensi bozuk; iyi fotoğraf çekemiyor!" Doğruya doğru. Türkiye'deki etnik farklılıkları birbirine düşman etmeye çalışan zihniyet neyse, Müslüman Türklerin AB üyesi olamayacağını ileri sürenler de o. Fark yok. Aynı kafa! Fakat kim ne derse desin; Türkiye azimli. Öyle ya da böyle tamamlayacak bu süreci; kararlı çünkü. Türkiye Doğu'nun en doğusu. Batı'nın da en batısı. Enerji, lojistik, mal ve hizmetlerin buluşma noktası. Medeniyetlerin beşiği. Böyle bir ülkenin dışlanması mümkün mü? Türkiye'nin 2050 yılında Almanya'dan sonra Avrupa'nın en büyük gücü olacağını yine Batılı söylüyor. Hatta şaka yollu da olsa, "Almanya Yunanistan'a mali destek vermeye devam ederse, Türkiye birinci ülke olur" diyenler de var. Her şakada bir gerçek payı vardır, bunu da hatırdan çıkarmamak lazım. Türkiye'nin salt derdi, AB üyeliği değil. AB standartlarını istiyor. Egemen Bağış, "Müzakerelerde duraklama olabilir ama reformlarda yok" derken; tam da bunu kast ediyordu. Her gün yeni kanun ve kararnameler çıkarıldığına işaret eden Bağış, muhalefetin bu yönde gösterdiği anlayışa teşekkürlerini bildirmeyi de ihmal etmedi: "Seçim döneminde dahi bu meseleyi siyasi malzeme yapmadılar!" İştirakçilerin sorularını cevaplayan Bağış'ın vizeyle ilgili sözleri de enteresandı. Geçmişte vize lafını dahi telaffuz etmeye tahammülü olmayan AB'nin şimdi "evrak sayısını ve vize bedelini azaltalım" türü mesajlar verdiğine işaret eden Bağış, "Haklı olmak kadar güçlü olmak da lazım" dedi ve sözlerini şöyle tamamladı. "Kişi başına düşen milli gelir 11 bin doları buldu. Ekonomik gücümüz arttıkça kapılar açılıyor." Türkiye Toplantıları ağırbaşlı ve vakarlı bir şekilde devam ediyor. Her meslekten kişilerin katıldığı bu gönüllü organizasyonun çığ gibi büyümesi de ayrı bir memnuniyet vesilesi. Önemli bir boşluğu dolduruyor yani.