Vizyondan Eyleme" başlığı bu sene 14'üncüsü gerçekleştirilecek olan Ulusal Kalite Kongresi'nin ana temasının başlığı. KalDer'in tertiplediği Ulusal Kalite Kongresi "Vizyondan Eyleme" ana teması altında 16-17 Kasım 2005 tarihlerinde İstanbul'da gerçekleştiriliyor. Başlık kadar zamanlama da 'cuk' oturmuş. Avrupa Birliği (AB) müzakere sürecine giren Türkiye'nin eyleme geçme vakti geldi. Bugüne kadar fazlasıyla laklak yapıldı. Bundan sonra eylem. Eylem denen meret "Hadi gelin, eylem yapalım" demekle olmuyor. Belli bir birikim ve altyapı istiyor! Eyleme geçmesi gereken Türkiye'de ülkeyi yönetenlerin olduğu gibi sanayicinin, bürokratın ve hepsinden önemlisi sivil toplum kuruluşlarının da vizyon sahibi olması gerekiyor. TÜSİAD'ın katkı ve desteğini alan KalDer bu işte ilk adımı atıyor ve istenilen vizyonu tartışmaya açıyor. Nasıl bir vizyon olacak bu vizyon? Eyleme dönüş biçim ve süresi de önemli tabii. Hele o vizyonun başarıya ulaşması meselesi var ki, belki de en önemlisi bu. Bütün bunlar iki gün boyunca tartışılacak bu kongrede. KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Subaşı'nın "KalDer, ülkemizde 'yönetim kalitesi'nin yaşamın her alanında uygulanmasını ve bu çerçevede 'kalite yönetimi' kavramının yaygın ve etkin şekilde kullanımını sağlamayı hedeflemektedir" diye özetlediği KalDer misyonunun sadece KalDer'le sınırlı kalmaması gerekiyor. Tüm kurum ve kuruluşların ihtiyacı var bu misyona çünkü. Vizyon ama nasıl? Vizyon, malum, ileri görüş manasına geliyor. KalDer, "Vizyondan Eyleme" derken; geniş görüşün harekete geçmesi yönündeki isteğini belirtiyor. Doğru tabii ki. Türkiye, artık başını kaldırıp ufka bakmalı, hem de geniş bir açıyla bakmalı. Başka çaresi de yok zaten. Projeler üretmeli, strateji geliştirmeli. Avrupa Birliği (AB) başta olmak üzere IMF, Dünya Bankası ve diğer küresel kurum ve kuruluşların hepsi söylüyor bunu. "Boş durmayın, harekete geçin. Bir şeyler yapın artık!" Esasında bu söylenenler ortak aklın ürünü. Türkiye bunları yapmadan sınıf atlayıp kalkınmış ülkeler arasına giremez. Ortak aklın etrafında toplanması lazım. KalDer, bu kongre ile bu ışığı bir kere daha yakmış oluyor. Türkiye, vizyondan eyleme geçişi sağlamaya çalıştığı şu dönemde zekadan çok akla, hayalden çok projeye ve laftan çok stratejiye önem vermek mecburiyetinde. Yoksa, hiçbir kıymeti olmaz bu eylemin! KalDer, birçok başlık altında çeşitli konuları tartışacağı gibi uluslararası takdir toplamış guruları da getiriyor bu kongrede konuşma yapsınlar diye. Bunlardan birisi, "21. Yüzyılın Yenilikçi Düşünce Kaşifi" diye nitelendirilen Hernando de Soto. Bir diğer konuşmacı ise "Denge Ustası" olarak tanınan Mikrosoft İşletmeler eski Başkanı Robert Herbold. Türk kamuoyu Hernando de Soto'yu tanıyor. Daha önce İstanbul'da bir konferans verdi çünkü. Ayrıca, "Sermayenin Sırrı" kitabı da onun. Bu kitapta 'ölü sermaye'den bahsediyor ve bu sermayenin ekonomiye kazandırılması için nelerin yapılması gerektiğini anlatıyor de Soto. Robert Herbold'un ise disiplin içinde değişim ve kârlılığı artırma ile ilgili bir konuşma yapması bekleniyor. *** ÖZÜR: Önceki yazımda Ermeniler için kullanılan "millet-i sadıka" terimini sehven "devlet-i sadıka" olarak yazmışım. Özür diler, arayıp hatırlatan Hüseyin Şener'e teşekkür ederim.