Yabancı neden mülk alıyor?

Batı nüfusu yaşlandıkça yaşlanıyor. Çocuk yapmayı âdeta unuttu adamlar!.. Bizde ise tam tersi; Türkiye nüfusunun yüzde 60'ı 25 yaşın altında. Bir de Amerika nüfusuna bakın: Yüzde 75'i 65 yaşın üzerinde. İngiltere'de ise yüzde 65 bu oran! Bunların yüzde 65'i kadın; bu da enteresan bir sonuç, değil mi? İngiltere, yaşlı kadınların hakimiyetini girmiş âdeta. Türkiye'de bir dedenin 20-30 torunu varken; İngiltere ve hatta İtalya'da 20 dedeye ancak bir torun düşüyor! Aile denen mevhum yok olmak üzere. Bu fotoğrafa bakıp bir değil, birkaç netice çıkarmak mümkün aslında. Nüfusu gittikçe yaşlanan batı, istihdam edeceği genç elemanı Türkiye gibi ülkelerden temin etmek mecburiyetinde kalıyor bir kere. Polonya mesela. Avrupa Birliği'ne girer girmez, 300 bin Polonyalı İngiltere'ye gitti ve hemen orada iş buldu. Neden? İngiltere'nin onlara ihtiyacı vardı da ondan. Yarın Türkiye de AB üyesi olur olmaz birçok Türk genci çeşitli Avrupa ülkesine gidecek ve orada iş bulup yerleşecek. Bunlar geleceğin birer gerçeği. Şimdi tekrar batı insanına dönelim. 65 yaşına gelen bir İngiliz emekli oldu, diyelim. Bakıma ihtiyaç duyacak elbette ki bu kadın veya erkek ama heyhat! Ne çocuğu var, ne torunu; zavallının bakanı yok! Bu insanların büyük bir ekseriyeti Türkiye'deki huzurevlerine ve hastanelere akın etmez mi? Bence eder: Eli mahkum çünkü!.. Dolayısıyla, Türkiye'nin sağlık turizmine yatırım yapması lazım. Bir başka mesele daha var. Bu insanlar geçimlerini nasıl sürdürüyorlar? Adam emekli olmuş ve bin sterlin maaş alıyor, diyelim farzımuhal. İngiltere gibi bir ülkede bütçesini ucu ucuna ancak getirir bu kişi. Peki, bu emekli İngiliz şayet biraz daha iyi geçinmek istiyorsa ne yapsın? Birisinin akıl vermesine gerek kalmamış; adamlar çıkış yolunu bulmuş zaten. Türkiye'ye gelip yerleşiyorlar! Türkiye ucuz. Bin İngiliz sterlini aylık kazancı olan bir insan Türkiye'de zengin sayılır. Bin sterlin yaklaşık 2 bin 800 YTL'ye tekabül ediyor ki, Türkiye'de kaç kişi bu gelire sahip? Hele bir de o kişinin eşi de emekliyse; öf, öf! Çifte kavrulmuş kadayıf! Farklı düşünmek lazım Antalya ve Alanya'ya gelip yerleşen bir İngiliz, daha uçaktan indiği an zengin oluyor. Bir anda sınıf atlıyor adam. Neden ticaretle, şunla bunla uğraşsın ki? Hem riski var bu işin, hem de yaşı müsait değil. En doğrusu, İngiltere'deki eski evi sat, Alanya'dan yenisini al! Ondan sonra da gel keyfim gel! Akdeniz sahillerinin İngilizler başta olmak üzere Avrupalı emeklilerin istilasına uğraması boşuna değil yani. Bu fotoğrafların ortaya koyduğu verilere doğru bakmak lazım. Avrupa istese de istemese de Türk gençlerine kapılarını açmak mecburiyetinde; bu kaçınılmaz bir sonuç. Ayrıca, bir insanı sıfırdan alıp eğitmek başka, belli bir seviyeye gelmiş elemanı istihdam etmek daha başka. Yetişmiş insan istihdam etmek daha kârlı hiç şüphesiz. Dolayısıyla, Türk gençlerinin batıya gitmesi onlar için zarar değil, tam aksine bir kazanç olup çıkıyor. Türkiye'ye gelip yerleşen insanlar da Türkiye için önemli bir kazanç kapısı esasında. Bu yaşlı insanların ev satın almalarıyla emlak piyasasındaki hareketliliği bir yana bırakın; bu insanların bakımı var, yemeleri, içmeleri var. Onların çarşı pazar işini gören de para kazanacak, çamaşırını yıkayan da. Batılı, haddinden fazla çevreci de oldu ve ayrıca, tabii gıda ile beslenmek öncelikleri arasında. Bu da ekolojik tarım için müthiş bir fırsat olacak onların yerleştiği yöreler için. Kaplıca kürü de isteyecekler elbette ki. Şunu da unutmamak lazım. Bu insanların hepsi sigortalı. Emekli oldukları sosyal güvenlik kuruluşları, onların Türkiye'de yaptıkları sağlık harcamalarını kuruşu kuruşuna ödeyecek kadar güçlü hem de. Böyle bir gelişmenin ardından o bölgede açılacak olan sağlık kuruluşlarının nasıl para kazanacağını hayal edebiliyor musunuz? Bunların hepsi para demek! Yabancıya mülk satışı üzerinde durulması gereken bir konu gayet tabii ama yine de Türkiye'ye gelip yerleşen Avrupalı emeklilere biraz da bu cihetten bakmak nasıl olur acaba?