Türkiye'de herkes 'Aman yabancı sermaye gelsin' diyor ama onu isteyen yok aslında. Ne demek oldu şimdi bu? 'Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu' gibi bir şey oldu işte. Nedenini de söyleyeyim. Bizim istediğimiz yabancı sermaye, bacadan atılan hediye gibi bir şey aslında. Yabancı sermaye, parayla birlikte bilgi de getiriyor ama biz bilgi milgi istemiyoruz. Parayı bırak git! Sorumluluk mu? Zinhar! Var mı böyle bir şey ya? Yabancı sermaye, hangi ülkeye giderse gitsin, hukuk güvenliği ve emniyet ister bir kere. Ee, para bu; ürkektir. Bu garantiyi ver gerisi kolay. İş yaptığı bölge halkıyla iyi geçinmek için ne lazımsa yapıyor yabancı sermaye. Komşusuyla kim kötü olmak ister ki? Bir de çevre var tabii. Bugün kendi ülkesini bırakıp başka ülkelere gidip de orayı kirleten şirket yok artık. Hepsi çevreci. Başı ağrırsa, ilkin bu konudan ağrıyor çünkü. Buna rağmen biz yabancı sermayeden hazzetmeyiz! Kendimize göre mazeretimiz var tabii. Kapitülasyon ve Duyun-u umumiye, bizim fobimiz. Fakat, bu karabasanın bitmesi lazım artık! Normandy Madencilik Genel Müdürü Sabri Karahan, daha önceki bir yazımdan dolayı ziyaretime geldi. Hazırlayıp getirdiği grafiklerle bana öyle bir brifing verdi ki, boğazıma kadar bilgi doldum. Neler anlattı neler?.. Türkiye'de envai çeşit endüstriyel mineral bulunduğunu söyledi Sabri Karahan. Ki, hepsi birer servet. Soda üretiminde kullanılan trona, seramik malzemesinin hammaddesi olan feldspot, cam için gerekli olan silis. Hele ilaç sanayiinde kullanılan mineraller... saymakla bitmez. Ayrıca kömür, mermer, bor, krom, demir, bakır ve altın. Türkiye topraklarının altında tamı tamına 100 milyar dolarlık altın madeni yatıyor. Nerede ne var biliniyor yani. Yapılacak olan tek şey; bu cevherleri toprak üstüne çıkarmak. Yatırım lazım tabii. Ayrıca, bilgi de. Türkiye, hamdolsun geçen seneler içinde bilgili insan kaynaklarına kavuştu. Bugün, Türkiye'de her türlü madeni işleyecek mühendis ve teknisyen mevcut. Da, para yok. Bir de cesaret! Bizde yoksa yabancı da var. Anlaş onunla, çıkar madeni. Bu kadar basit ama olmuyor! Neden? 'Ya gelen yabancı her bir şeyimizi alıp giderse?' korkusu var da ondan. Bergama-Ovacık'taki altın madeni bunun en bariz örneği. Eurogold Madencilik'le 20 küsur yıl önce başlıyor ilk altın serüveni. Eurogold, altın madenini buluyor ama işletme izni almak mümkün mü? Mahkeme, mahkeme... derken Eurogold gidiyor Normandy geliyor. Normandy Madencilik işliyor bir müddet Ovacık altın madenini ama fazla sürmüyor bu. Yine kapanış yine mahkeme. Sebep hep aynı: Çevre! Altın üretiminde kullanılan siyanür çevredeki canlılar için hayati tehlike arz ediyor! Bugün çeşitli ülkelerdeki 875 maden ocağında altın üretiliyor. Bu ocaklarda kullanılan siyanürün ilk 20 senede 20 PPM'i (milyonda bir) geçmemesi gerekiyor. Ovacık'taki altın madenindeki siyanür oranı ise 0.4 PPM. Dünya standartlarının çok altında yani. Öyleyse neden siyanür? Bahane tabii. 'Bizim güzelim madenimizi elin gavuru neden işlesin ki?' Bu mantığa yabancı sermaye gelir mi? > MI ACABA?!. Zonguldak-Kandilli'de 8 yıl önce açılan hastanede kadro olmadığı için hiç hasta muayene edilmemiş... Müteahhitin kabahati, neden kadro dahil yapmamış ki inşaatı! Hyundai CEO'su "Türk işçisi kendini işe adıyor" demiş... İşi bulsa adar da yok ki! "Laiklik dinsizliktir" demek artık suç değilmiş. 'Dinsizlik laikliktir' manasına gelmiyor tabii bu!