Yabancı sermayenin Türkiye'ye sağladığı o kadar çok katkı var ki; hangisini sayayım. İnsan kaynakları mesela. Çalışanların verimliliği arttı her şeyden önce. Adama göre iş bulma telaşında olan işletmeler işe göre adam almaya başladı. Ayrıca insan kaynaklarının da bir sermaye olduğunu ve ona da yatırım yapmak gerektiğini yine yabancı sermaye sayesinde öğreniyor Türkiye. İş planlaması, bütçe ve verimlilik gibi mevhumlar da yabancılar sayesinde girdi Türk ekonomisine. Maliyet hesaplaması, tasarruf, kârlılık hakeza. Hasılı yabancı sermaye; doğru planlama, uzun vadeli strateji, insan kaynakları gibi unsurların da tıpkı finansman gibi hayatî önem arz ettiğini öğretti işletmelere. Hal böyle iken oturup "Yabancı sermaye Türkiye'de yatırım yapmadı. Hazır işletmeleri satın aldı" diye ahkam kesmenin hiçbir anlamı yok!.. Finans sektöründe yabancıların ağırlığı hissedilir oranda arttı. Bu doğru. Fakat, aynı zamanda, yabancı sermaye elini taşın altına da sokmuş oldu. Eskiden Türk ekonomisini Türk bankalarına kredi vererek finanse eden banka, bugün doğrudan kredi veriyor. Bunun birçok faydası var tabii. Kredi oranları nispeten düştü bir kere. Eskiden hatır gönülle el değiştiren kredi, bugün ciddi projelere verilmeye başladı. Elin oğlu enayi değil çünkü. Geri dönüşü olmayan yere para bağlamıyor. Alışveriş sektörü, perakende, gayrimenkul, otomotiv, gıda, lojistik derken şimdi de kombi sektörüne ilgi göstermeye başladı yabancı sermaye. Yüzde 5.6 hissesi Taylan Holding'e ait bulunan ve yüzde 21.76'sı da İMKB'de işlem gören Koç Grubu'na bağlı Demirdöküm'ün yüzde 72.57 hissesi Vaillant'a 211.070 milyon euro'ya satıldı. Eğri oturup doğru konuşmak lazım. Demirdöküm gibi bir kurum neden yabancının ilgisini çekiyor? Bu sorunun cevabı açık aslında. Türkiye'ye doğalgaz yeni geldi sayılır. Evler, işyerleri harıl harıl doğalgaza geçiyor. Bu geçiş ancak radyatör ve kombi ile mümkün. Dolayısıyla, bu iki ürüne olan talep her geçen gün artıyor. Kombi sektörü canlı Koç Holding'in Demirdöküm'ü satmasının bir mantığı var. Koç Grubu finans, perakende sektörü, sigorta, otomotiv ve bilişim sektöründe yoğunlaşıyor. Bunların dışındaki işleri tasfiye edip tamamen bu işlere odaklanıyor. Yani, Koç'un Demirdöküm'ü satması, kârlılığının az olmasından dolayı değil, ilgi alanının dışında kalmasından kaynaklanıyor. Vaillant'ın ise işi bu. Soğutma ve ısıtma sistemleri üretiyor ve müthiş bir Ar-Ge'si var. 1874'ten bu yana sektörde faaliyet gösteren Vaillant 19 bin 100 kişi istihdam ediyor ve 2006 cirosu 2 milyar doların üstünde. Yerli firmalarda da muazzam bir performans olduğunu da söylemek lazım bu arada. Baykan Kombi mesela. Düzce'deki entegre tesislerinde üretim yapan Baykan'ın senelik üretim kapasitesi 300 bin adet. Baykan Kombi Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Kan, 2006 senesinde 50 bin kombi ürettiklerini söyledi ve bu rakamı 150 bine çıkaracaklarını belirtti. Kan'ın bu sözleri bile sektördeki canlılığı anlatmaya yetip de artıyor aslında. Süleyman Kan'dan dinlediğim bir anekdotu aktarayım da varın siz düşünün sektörün nasıl bir yerde olduğunu. "İtalyan Ferroli firması uzun süredir bizi takip ediyormuş da bizim haberimiz yokmuş" diye söze başlayan Süleyman Kan; şunları söyledi: "Bundan 4 sene önceydi. Bir gün bana, Ferroli Firması'nın sahibi Dante Forroli'nin beni İtalya'ya davet ettiğini bildirdiler. Hay hay, dedim ve ziyaretine gittim. İzzet ikramın bini bir para. Ben, iş ortaklığı yapmaya hazırlamıştım kendimi. Yemek esnasında Ferroli, bana yüzde 50 hissemizi satın almak istediğini söyledi. Şok oldum tabii. Sanki benden oğlumu istiyordu. Reddettim." Bir Türk firması tarafından reddedilmek yenilir yutulur bir şey değil. Ferroli şaşkına dönmüş. Bir müddet sonra kendini toparlayan Ferroli, "Sen bize ne tavsiye edersin" demiş Süleyman Kan'a. O da, "Türkiye'ye yatırım yapın. Yoksa, bu pazardan pay almanız mümkün değil" demiş. Süleyman Kan'ın dikine konuşması Ferroli'yi kızdırmış ama sözlerinde gerçek payı olduğunu da görmüş ve adamlarına, "Gidin" talimatını vermiş. "Gidin, Baykan Fabrikası'nın yanına tesis kurun." Süleyman Kan, "Ferroli'nin tesisleri Düzce'de ve bize 5 kilometre uzaklıkta" diye bitirdi sözlerini. Kombi sektörü böyle bir konumda işte. Yerlisi de kaliteli üretim yapıyor, yabancısı da. Süleyman Kan, Vaillant'ın satış sonrası hizmet anlayışını çok beğendiğini ve aynısını kendilerinin de uyguladığını söyledi. Akıllı bir davranış tabii.