Yabancı sermaye ne ister?

A -
A +
Yabancı sermayeyi fonksiyonları itibariyle iki başlık altında toplamak mümkün. Birincisi "sıcak para" dediğimiz cinsi. Bu sermaye adı üstünde sıcak. Yağmur gibi geliyor, buhar gibi gidiyor. Genellikle fonların parasıdır bu. Gelip hisse senedi alır, repo yapar tabiri caizse "biti kanlandı"ğında da çıkar gider. Ya da kritik bir durumla karşılaştığında elinde ne var ne yok satar "vın!" Bazen de piyasayı manipüle etmek için yapar bu agresifliği. Asla güvenilmez yani.
Bir de "doğrudan yatırım" için gelen yabancı sermaye vardır. Ki, makbul olan budur. Kalıcıdır çünkü. İstihdama katkı sağlamasının yanı sıra ülke ekonomisinin güçlenmesine de destek verir.
Son 8 senede Türkiye'ye 120 milyar dolar tutarında doğrudan yatırım sermayesi geldi. Bu miktar daha fazla olabilirdi ama bürokratik engeller ve yabancı sermayeyi cezbeden projelerin olmaması engelledi yabancı sermaye akışını. Ayrıca kayıt dışı ekonomi de etkiledi tabii yabancı sermaye girişini. Haksız rekabetten korkup gelmedi adamlar. Dolayısıyla banka, sigorta, enerji ve perakende sektörüyle sınırlı kaldı yabancı sermaye girişi. Halbuki, KOBİ'lerin yabancı ortak ya da yatırımcıya şiddetle ihtiyacı var.
Yabancı sermayenin de kendine göre kriterleri olduğunu unutmamak lazım. Ülkenin demokratik yapısına ve istikrarına baktıkları gibi gelir dağılımı ve refah seviyesine de bakarlar. Türkiye son senelerde istikrarı sayesinde yabancı sermayenin ilgisini çeken bir ülke oldu ama dediğim gibi gelenin uzun vadede ne ile karşılaşacağı hâlâ meçhul. Bürokrasi ise o kadar sadeleştirilmiş olmasına rağmen yabancının gözünü korkutmaya devam ediyor!
Yabancı sermayenin kriterleri bununla da bitmiyor tabii. Perakende sektörüne yatırım yapacak olan bir yabancı firmayı düşünelim bir an. Hangi ülkeye ve o ülkenin hangi şehrine yatırım yapacağına karar vermek için ciddi bir piyasa araştırması yapar bu firma. Şehrin hangi bölgesine konuşlansın ki, iş yapsın?
Almanların Prime Development (pd) firması mesela. Bu firma 16 ülkede yatırımları olan ve portföy toplamı 2 milyar 500 milyon doları bulan bir firma. Türkiye'ye 5 sene önce geldi. Hatay ve İskenderun'da Primemall adı altında iki alışveriş merkezi (avm) açtı. Önceki gün güneyin en büyük avm'si olan üçüncü avm'sini de Gaziantep'te hizmete soktu. Primemall Ceo'su Artuğ Çetin,  "Gaziantep'le birlikte yatırımlarının 500 milyon doları bulduğunu" bildirdi ve "Önümüzdeki senelerde açacağımız avm'lerle yatımlarımızı bir milyar dolara çıkaracağız" dedi.
Gaziantep yemek kültürü ve tarihi geçmişi çok zengin bir şehir olduğu gibi sanayi ve ticarette de iddialı. İhracatta lider. Kendini sürekli yeniliyor. Zeugma Müzesi muhteşem olmuş. Bu şehre Primemall gibi bir avm'e yakışırdı. Denk gelmiş.
Artuğ Çetin'e neden Güney illerinden başladıklarını sordum. Primemall'un yatırıma, gittikleri ülkelerin gelişmekte olan şehirlerini tercih etmek gibi bir prensibi olduğunu söyledi ve yeni yatırımlarının büyük şehirlerde olabileceğinin sinyalini verdi.
Gaziantep her şeye layık bir kentimiz. Önümüzdeki senelerde bölgenin ticaret ve turizm merkezi olacağı kesin. Yolu açık olsun.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.