Dünyanın gözü Libya ve Japonya'da. Nasıl olmasın ki? Her iki ülke de dünya ekonomisi için önemli. Libya tabii kaynaklarıyla önemli, Japonya ise ekonomisiyle. Japonya yardım istedi. "Beni yalnız bırakmayın" diye. Batı, vatandaşlarını ülkelerine çağırarak; verdi bu yardım talebine cevabını! Libya'nın yardım talebi yoktu fakat, aynı Batı durumdan vazife çıkarıp havadan bomba yağdırdı ülkeye. Çifte standardın daniskası yani! Japonya ne yapar eder üstesinden gelir bu felaketin. De... Libya ne olur bilemem. Aslında belli de söylemeye insanın dili varmıyor! Petrolün üstüne üşüşecek tabii bugün ülkedeki yangını bombayla söndürmeye gidenler! Maksatları o çünkü. Japonya'ya şöyle bir bakalım isterseniz. Önce 9 büyüklüğünde deprem! Ardından tsunami! Yetmedi; radyasyon sızıntısı! Hepsi de birbirinden beter. Binlerce ölü. Hasar görmüş 80 binden fazla bina. 300 milyar doları aşan bir bilanço. Dayanabilene aşk olsun. Eğer Japonsa bahis mevzu olan; onlar dayanırlar! Hatta bu krizi fırsata bile çevirirler. Nitekim, Hiroşima'yı öyle yapmadılar mı? "Küllerinden yeniden doğan Zümrüd-ü Anka" gibi yeniden doğdu Japonya. Çocukları Hiroşima'ya götürüp "Görün" dediler. "Bomba bizi nasıl vurdu, görün. Güçlü olmazsak, yine vurur!" Japon insanı söz dinleyen, ülkesi için birlikte hareket edebilen bir karaktere sahip. O manzarayı görüp hırslandılar. Bir yapacaklarsa iki yapmaya başladılar ve dünyanın en büyük ekonomilerinden biri oldular. Fakat, Fukuşima Daiçi Nükleer Santrali'ndeki problem oldukça ciddi; başlarını bir hayli ağrıtacağa benziyor. Daha şimdiden Japonya'nın ihraç ettiği ürünler, radyasyon kontrolünden geçirilmeye başladı. Japonlar bunun da üstesinden gelecekler şüphesiz ama vakit kaybedecekleri kesin! Libya'nın durumu daha vahim. Demokrasiye koşuyorlar güya. Gördükleri suyun serap olduğunu anlayacaklar ama iş işten geçtikten sonra. Bütün bunlar insanlık ayıbı elbette ki ama dünyanın gerçeği bu. Kim ne diyebilir ki? Sistem menfaat üzerine kurulu. Tersine çevirmenin imkanı yok. Böyle gelmiş, böyle de gidecek ne yazık ki! Obama, "Libya halkını Kaddafi'den kurtarmaktan öte bir isteğimiz yok" dedi. Bu sözün Türkçedeki tam karşılığı, "Yallah Kaddafi, yallah!" Beni esas düşündüren şu: Türkiye'nin tavrı ne olacak? Şimdilik "NATO'nun Libya'yı işgaline müsaade etmeyiz" diyor ve Libya halkının özgürlüğünden yana tavır koyuyor. Fakat, biliyoruz ki, Batı'nın da işgal gibi bir niyeti yok. Onlar, tabii kaynakların yönetimini istiyorlar sadece. Benim merak ettiğim nokta da tam burası işte. Türkiye, dost ülke Libya yönetiminde ve petrolü üzerinde ne kadar söz sahibi olacak? Keşke, Türkiye orada söz sahibi olsa. Olsa da Libya halkına Kaddafi'nin vermediği, Batı'nın da vermeyi asla düşünmediği petrol gelirlerinin önemli bir kısmını verse. Libya halkı ancak öyle bir durumda refaha kavuşur.