İstanbul bu hafta hem Avrupalı, hem de Asyalı şirketlere ev sahipliği yaptı. 11 ülkeden 19 uluslararası dev kuruluşun temsil edildiği Yatırımcı Danışma Konseyi İstanbul'da ikinci kez toplandı. Türkiye'nin son senelerde gösterdiği performansa övgü yağdıran 19 şirket CEO'su, "ama yeterli değil" demeyi de ihmal etmedi. Aynı günlerde Asya Kalkınma Bankası'nın yıllık Guvernörler toplantısı yapıldı İstanbul'da. Burada da aynı şeyler seslendirildi. Ardından da 600 Alman işadamı geldi. Türkiye'ye en fazla yatırım yapan ülkenin işadamlarıydı bunlar. Tamı tamına 1 milyar 380 milyon dolarlık kayıtlı sermayeleri var Türkiye'de. Forum İstanbul 2005 hakeza, dolu dolu geçti. Türkiye'nin bu yatırımcıların övgüsü kadar, verdikleri ev ödevini de ciddiye alması lazım. Basit ve istikrarlı bir vergi politikası istiyorlar bir kere. Türk firmalarının uluslararası rekabet gücünü arttırıcı tedbirler hususundaki ısrarlı talepleri var ayrıca. Yabancı firmalarla işbirliği istiyorlar ki, Türkiye için de çok önemli bu. Yatırımların önündeki idari ve bürokratik engellerin kaldırılması isteği ise bugüne mahsus bir şey değil, her halükarda gündeme geliyor. Yargı sürecinin etkin hale getirilmesi hususu ise zaten olmazsa olmazı bu reformun. Sanayi envanterinin çıkarılması ve yatırım yerinin iyi tarif edilmesi ile AR-GE yatırımlarının arttırılması da vazgeçilmez talepler arasında tabii. Bir de eğitimli istihdam var ki, kesin dikkate alınması lazım. Gelen firmalar belli. Çoğu finans, otomotiv ve beyaz eşya. Bir de elektronik ve gıda sektör temsilcileri var tabii. Heyecan verici gelişmeler bunlar. Bazı incelikleri var bu ziyaretlerin. Onu da göz ardı etmemek lazım. Gelen firmaların önemli bir kısmı, Türkiye'ye daha önce gelip yatırım yapan firmalardı. Dolayısıyla dile getirdikleri şikayetler, kulaktan dolma değil, bizzat yaşanan zorluklara ait şikayetler. Ziyaretlerin ardından elimizde kalan fotoğraf üç aşağı beş yukarı belli. Gri, hafif gölgeli ve istekli. Bu fotoğrafta bizi şaşırtan bir taraf yok aslında. Türkiye'ye gelen yatırımcı, kayıt altında olan yani vergi kaçırmayan, rekabet şartlarına riayet eden ve hukuki altyapısı kurulu olan sektörlere geliyor. Kayıt dışı sektörler için ne gelen var, ne giden. Kayıt dışı olanlar kim? KOBİ'ler! Bu işletmelerin hemen hepsi öyle veya böyle kayıt dışı faaliyet içinde. Biraz mecburiyetten, biraz denetimsizlikten, biraz da 'az olsun ama benim olsun' zihniyetinin getirdiği tembellikten. Fakat, Türkiye ekonomisinin yüzde 99'u KOBİ. Ayrıca, değişime ve finansmana ihtiyacı olan esas firmalar da bunlar. Zurnanın zırt dediği yer burası işte! Yabancı sermayenin önü nispeten açıldı, Türkiye'ye doğrudan yatırım için sermaye giriyor. Fakat, bunların hepsi olgunlaşmış meyveler için geliyor. Bu da iyi, bu da lazım ama sermayenin esas gelmesi lazım gelen yer KOBİ'ler. En fazla istihdam imkanı veren KOBİ'lere sermaye girişi olmazsa; zaten yeterli olmayan bu sermaye akışı da durur!.. Bu kaynağın yeni kanallar açıp büyütülmesi gerekiyor. Bu da ancak ve ancak, yabancı şirket CEO'larının verdiği ev ödevini yerine getirip kayıt dışını kayıt altına almakla mümkün.