Yeni yıl, yeni ümit

A -
A +

Bugün, 2008'in ilk günü. Her bakımdan iyi bir sene olmasını diliyorum. Ekonomik büyüme devam etsin. Ayrıca, sağlık ve sıhhat getirsin herkese, hepimize. Dilek ve temenni lazım tabii de; iyi dilek diledim deyip yan gelip yatma lüksümüz yok. Bu dilek ve temennilerin gerçekleşmesi için aksiyon lazım! Türkiye, acaba temennileri harekete dönüştürme başarısı gösteren bir ülke olabilecek mi? Türkiye'de aradığın her bir şeyi bulacağın alışveriş merkezleri açıldı. Hem de öyle belli merkezlerde falan değil, mahalle aralarında dahi var artık bu görkemli alışveriş merkezleri. Tezgahlar lebalep ürün dolu. Yerlisi de mevcut, ithali de. Otomobil de öyle. Bastır parayı istediğin marka ve modeli al. O da kesmezse, biraz bekle sana özel otomobil üretsinler. Hepsi mümkün! Bankalar hakeza. Alınan tedbirler sayesinde bankalar aktif zenginliği yönünden en parlak dönemlerini yaşıyorlar. Dileyene dilediği krediyi vermeye hazır hepsi de. Çocuğuna oyuncak almak isteyip de bulamayan var mı? Pillisi, pilsizi... Mekaniği, uzaktan kumandalısı... Hiç zorluk çekmeden bulabiliyor vatandaş. Seyahat etmek isteyenlere envai çeşit alternatif sunan tur operatörlerinin yanı sıra, denizde isteyene denizde, dağda isteyene dağda hizmet veren turistik tesislerin sayısı onla-yüzle değil; binlerle ifade ediliyor. Hepsi var; hem de ziyadesiyle. De...bu arzların hitap ettiği Türk tüketicisinde para yok! Garibimin üç-beş kuruş birikimi varsa, onu da devlet söğüşlüyor. Maliye çok hünerli. Dolaylı vergi diyor alıyor, dolaysız vergi diyor yine alıyor! Eee..bunca tesis, bunca işletme, bunca banka kime hizmet verip de para kazanacak peki? Sanayinin üretim yapamaması da cabası tabii. Türkiye, 2008'e böyle bir tezatla giriyor işte. Orta direk şart Tüketicinin cebi para görmüyorsa şayet, bu işletmelerin varlığı neye yarar ki? Dolayısıyla, hükümetin bundan sonraki ilk görevi işsize iş bulmak ve vatandaşın pastadan daha fazla pay almasına zemin hazırlamak olmalıdır. Türkiye son senelerde üst üste yaşadığı krizlerle orta direğini kaybetti. Orta direğin büyümesi gerekiyor. Etiler ve Levent'te yaşayan bir avuç insanın yaptığı harcama, onca alışveriş merkezinin dişinin kovuğunu doldurmaz. Onların da bir limiti var. Her gün elbise alacak halleri yok ya adamların?!. İyi de, orta direği büyütmek kolay mı? Değil tabii. Ama, imkansız olduğunu söyleyeni de döverler!.. Öyleyse, ne yapılsın da orta direk büyüyüp zenginleşsin? Kur farkından dolayı milli gelir arttı ama kimsenin işine yaramadı. Dolayısıyla bu züğürt tesellisini terk edip başka alternatiflere bakmak gerekiyor. Nedir bu alternatif? Türkiye parası pulu olan bir ülke değil. Doğru. Fakat, hepten de çulsuz sayılmaz. Tabiî zenginlikleri ve insan kaynağı var bir kere; hem de hiçbir ülkede olmadığı kadar çok var. O halde Türkiye'nin evvel emirde bu kaynakları değerlendirmesi lazım. Türkiye'nin sahip olduğu tabiî güzellik başka hangi ülkede var? Yok ama pazarlamayı bilmiyoruz! Hollanda mesela. 40 yılda bir güneş görse, adamlar bayram ediyor ama o iklimde ürettikleri tatsız tuzsuz domatesi dünyanın dört bir bucağına satma başarısı gösteriyorlar. Bizde güneş var. İklim müsait. İyi kötü su da var; buna rağmen bırakın tarım ürünü ihraç etmeyi, açlıktan nefesimiz kokuyor. On binlerce sene medeniyetlere ev sahipliği yapmış topraklarda yaşayan Türkler, bugün açlıktan kırılıyor. Bu yanlışın acilen düzeltilmesi lazım. Gelelim insan kaynaklarına. Türk insanının misafirperverliği malum, fevkalade iyi. İyi ne kelime? Mükemmel. Tarihî zenginliği başkasıyla kıyas kabul etmeyecek kadar yüksek bir ülkede yaşayan insanlar, turistik tesis yapılsa çalışmaz mı? Çalışır tabii.Yeter ki, ülkenin turizm potansiyeli harekete geçirilsin. Tarih de var, kültür de. Dağ da var; deniz de. Kaplıca hele. Her taraf jeotermal su dolu. Hasılı, ne yaparsan olur bu ülkede. Hakeza, lojistik ve ulaştırma. Bu işi Türklerden başkası yaparsa, o; bu ülkeyi yönetenlerin zafiyetinden kaynaklanıyordur mutlaka. Yazılım da öyle. Bu sektörde büyük para var. Biraz eğitimle hallolur bu mesele. Karamsar değilim. YÖK'ün başına aklı başında biri geldi. Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan en azından siyasi ideoloji peşinde değil. "Üniversiteleri ilim yuvası yapacağım", diyor. Türkiye için şart bu. Sanayi-üniversite işbirliğinin acilen hayata geçirilmesi lazım. Geçirilsin ki, ihtiyaca göre öğrenci yetiştirilsin ve bir de Ar-Ge çalışmalarına hız verilsin. Türkiye koskocaman bir tüketici toplumu. Şayet bu dediklerim yapılsa, ev de satılır bu ülkede, beyaz eşyada. Mobilya da müşteri bulur, otomobil de. Yeter ki, ortaya bir hedef konsun ve toplum o hedefe odaklansın.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.